De get ordan bre!

GMKA yani TR.22 denilen hazırlık sürecindeki Balıkesir merkezli Güney Marmara Eyaleti’nin sözde kalkınma, özde kalkın-ma ajansı; karar vericileri de rahatsız etmeye başladı. Yakındır pandomim kopar!

Kalkınma denilen kavram, ahbap çavuş veya cemaat ilişkileri ile para aktarma anlamına gelmiyor. Hele un fabrikasına silo yapılsın, kent kıyısına atölye yapılsın diye verilen paralarla kalkınma olmuyor.

Kalkınma çok yönlü bir kavramdır.
- Mevcudun doğru belirlendiği,
- Kısa, orta, uzun vadeli hedeflerin ortaya konulduğu,
- Yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel boyutları ile ele alındığı,
- Paylaşılan zenginleşme için,
- Kaynakların verimli kullanıldığı
bir kavramdır.

Böyle davranan bir GMKA var mı?

Peki ne var?
- İlköğretim okulları deprem riskiyle ikili öğretime düşürülürken, saray yavrusu hizmet binası,
- Yaşamı boyu girişimciliğin yanından geçmemiş genel sekreter ve onun seçtiği kalabalık kadro,
- En son büyük gıda yatırımının “the end” dediği yerde, ANUGA Fuarı’na “kaçak et kesme” gezisi,
- Yetmiş yıl önce yolcu gemilerinin dolup taştığı Karabiga limanı kapanmaya yüz tutarken, Travel Turkey Fuarı’na katılıp “Promosyon Ödülü aldım” diye övünme,
- Destek verdikleri ile ilgili “hesap verme” toplantısına, destek verdiklerini bile getirememe,
- Janjanlı davetiyeler, koca koca bilboardlar, yemekli davetler...

Daha o kadar saçmalık var ki...

Bırakınız yönetimini, Kalkınma Kurulu saçmalıkları bile yetecek.

- GMKA Biga Ziraat Odası’nı yok sayıyor. Onbin çiftçiyi yani...
- Çanakkale’nin en büyük işçi sendikasını yok sayıyor. Şu en çok övünülen İçdaş’ın, üreten gücü ve onun Türk-İş Çanakkale Temsilcisi sıfatıyla ilin tüm işçilerini...
- Proje desteklerine bakıp “bu nasıl hesap?” diyecek mali müşavir yok,
- Bir tek eğitimci, sağlık adamı, siyasi parti temsilcisi, iletişimci yok!

Neyin kalkınması bu?

De... Gidin ordan bre!

Herkesi saf, kendinizi kurnaz sanmanız yetti gari...


Kişiselleştirme girdabı

Hazreti Muhammed’den bu yana herhalde kendisine vahiy indiğini savlayan yoktur. Cemaat erbabının rüyada görme saçmalığını saymazsak tabii...

İnsan öğrenerek ve deneyim kazanarak öneri geliştirir. Öneri hangi temele dayanıyor, yapısı nedir, neleri hedefliyor...?

Önerinin kimden geldiği sorulacak en son soru olmasına karşın, bizim buralarda öncelik alması, algılamakta zorlandığım bir durum.

Yıllarca kafa patlattığınız, parça parça paylaşıp olabilirliğini sınadığınız önerilerinizi yazarsanız...

“Aman yapma! Önerin güzel ama ne olur sen yazma!”

Taşeron kullanmak gerekiyor demek ki... İyi de, neden öneri sahibi dillendirmesin?

- Önerilerinin uygulanmasını istemiyor musun?

- İstemesem neden ortaya atayım?
- O zaman sen söyleme!
- Neden?
- Sen söylediğin için, yapılacağı varsa da yapılmaz!
- Aradan zaman geçtiğinde bir çoğu yapılıyor ama... Haksızlık etmemek gerek. Sorun gecikmesi. Geçen zaman sorunları büyütebiliyor, önerinin yenilenmesi, yerine yenisinin üretilmesi gerekebiliyor. Tepkim bunadır.
- Olsun, yine de sen söyleme!
- Sakın bu kişiselleştirme, kişiselleştirdiği iddia edilen “karar verici ve uygulayıcı” olanın, koltuğuna göz dikenlerce abartılıyor olmasın? Böylesine saçma bir iletişimsizlikten, kendince küçük çıkarlar sağlamayı bekleyenler de her zaman olabilir...
- Valla bilemem, belki vardır.
- İyi de, iş yine kişiselleşiyor. Öneri, “öneren kim” sorusu sorulmadan önce dikkate alınsa, daha verimli olmaz mı? Önerenin kişisel çıkar peşinde koşmadığı zaten anlaşılır.
- Önyargıyı yıkamazsın kardeşim!

Bilmiyorum anlatabildim mi?

GMKA değerlendirmem de “iş yapıyor” görünenlerin doğrudan kişiliğine yönelik değil ki...


- Ağzınla kuş tutsan öyle anlıyorlar!
- Öyleyse, halkın mutluluğu için önerdiklerimi, halkla paylaşmama da kimsenin diyecek sözü olamaz.


banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981