Türk Konseyi’nin organizasyonu ve Küresel Gazeteciler Konseyi’nin daveti ile 13 Ekim 2019’da Can Azerbaycan’da başlayan tarih, kültür araştırmaları ve belgesel çekimimize Türk Dünyası Gazeteciler Federasyonu’nun Kazakistan’da düzenlediği Belgesel Film Festivali etkinliklerine katılarak tarihi, tarihin yaşandığı yerlerde www.iktav.com olarak araştırıp, Devri Alem Belgesel TV Programı www.devrialem.tv olarak belgeselleştirmeyi 20 Ekim 2019 tarihinde tamamladık.

Güneşli bir sonbahar sabahı güneş doğarken, seher vakti Kazakistan’ın kültür başkenti, elmanın atası ve dünyaya elmanın “alma” olarak yayıldığı yer olan Almatı’dan Türkiye’ye dönüyoruz.

Güneş, karlı Tanrı Dağları zirvesinden bize göz kırparken uçağımız kalkıyor. Bir süre muhteşem Tanrı Dağları manzarası üzerinden uçarak, uçsuz bucaksız bozkırlardan, çöllerden geçiyoruz.

Kültür tarihimizin sınır çizgisi, Amuderya ve Siriderya bir başka deyişle Seyhun ve Ceyhun nehirlerimizin muhteşem manzarasını seyrediyorum. Bu iki nehir kültür ve medeniyet tarihimizin sınır çizgisini de oluşturmakta. İki nehrin arasına, Arapça iki nehir anlamına gelen Maveraünnehir denmekte ve Oğuz Türkleri’nin yaşadığı bölgeler anlamına gelen Oğuz eli denmekte.

Ceyhun ve Seyhun Nehirleri Aral Gölünü beslemekte. Aral Gölü her geçen gün kuruyor. Uçağımız Aral Gölü semalarında uçarken gölün ne kadar kuruduğunu, suyun ne kadar çekildiğini daha iyi görüyoruz. Bir zamanlar bölgeye bereket dağıtan Aral Gölü, sürekli kuruyor ve yok oluyor. Gölün, uçağın penceresinden belgesel görüntülerini çekerken üzülüp kahroluyorum.

Uçağımız Hazar denizi üzerinde uçuyor. Petrol ve doğal gaz yatağı olan Hazar Denizi’nde de büyük çevre felaketleri yaşanmakta. Deniz yatağı petrol kirliliğine kurban gidiyor.

Azerbaycan ve Gürcistan üzerinden Kafkas Dağları üzerine geçiyoruz. Kafkas Dağları’nın zirveleri karlı. Kafkas Dağları ve Kafkasya’daki birçok ülke ve halk, tarih boyu kan ve gözyaşı ile yoğruldu. Savaşlar yaşandı, soykırımlar gördü.

Kafkas Dağları üzerinden Karadeniz semalarına geçiyoruz. Uçsuz bucaksız Karadeniz.. Bazen bulutlar bazen de masmavi deniz üzerinde uçuyoruz.

Kastamonu Küre Dağları üzerinden Zonguldak Bölgesine geliyoruz. Küre, Ilgaz ve Yenice ormanlarında sonbaharın tüm renk tonlarını ve muhteşem manzarasını doya doya seyrederken, kaptan pilotun uyarısı ile uçağımızın alçalmaya başladığını öğreniyoruz. Uçuşumuz sırasında, İzmit Körfezi Osmangazi Köprüsü üzerinden Samanlı Dağları’nın muhteşem manzarası bizleri karşılıyor.

İznik Gölü üzerinden Orhangazi Dağları’ndaki mermer ve taş ocaklarının çevreyi, ormanları ve doğayı nasıl yok ettiğine şahit oluyor, uçağın penceresinden belgesel görüntülerini çekiyoruz.

Yalova Dağları’ndaki elektrik üreten enerji gülleri ve dağların muhteşem manzarasını seyrederek, Marmara Denizi ve Adalar üzerinden Sabiha Gökçen Havalimanı’na indiğimizde 7 saate yakın durmadan uçuş yaptığımızı görüyor, tarihe not düşüp zamana noterlik yapmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Unutmayın, iki ülke arasında üç saatlik zaman farkı var.

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981