Tarihini , geçmişini , ecdadını bilmeyen , geleceğini yarınını da bilemez . Anadolu’nun her köşesinde saklı kalmış binlerce hazine gizli. Yemyeşil bir çınarın yaprakları misaliyken  onlar  zaman geçtikçe sessizce ayrılıyorlar bu fani alemden.

  İşte İslam Bilim Tarihi Araştırmacısı (rahmetli) Profesör Fuat Sezgin Hoca da bu çınarın en nadide yapraklarından biriydi. Gelin Hoca’yı biraz yakından tanıyalım.

  24 Ekim 1924 tarihinde Bitlis’te dünyaya gözlerini açan Sezgin Hoca , 1943-1951 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Şarkiyat Enstitüsü’nde  ‘’ İslami Bilimler ve Oryantalizm ‘’ alanında otoriter kabul edilen Alman oryantalist Hellmut  Ritter’in yanında öğrenim gördü. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni bitirdikten sonra Arap Dili ve Edebiyatı üzerine doktorasını yaptı . İslam Bilimlerine yönelmesi hocasının tavsiyesiyle oldu. ‘’ Buhari’nin Kaynakları ‘’ adlı doktora tezini tamamlayarak doçentliğe yükseldi.

 1960 senesinde dönemin cuntacıları tarafından ‘’ zararlı profesör ‘’ bahanesiyle üniversiteden atıldı. 1961 yılında 36 yaşındayken Türkiye’yi  terk etmek zorunda kaldı, Almanya’ya giderek Frankfurt Üniversitesi’nde misafir doçent olarak derslere girmeye başladı . 1966 senesinde profesörlüğe yükseldi . Bilimsel çalışmalarının ağırlık noktası ‘’ Arap-İslam Kültürü’nün , ‘’ tabii bilimler tarihi alanı’’ idi. ‘’

1966 ‘da kendisi gibi şarkiyatçı Ursula Sezgin’le evlendi . 1970 yılında kızı Hilal dünyaya geldi.

 Sezgin Hoca başta Süryanice , İbranice , Arapça , Almanca , Latince olmak üzere toplam 27 dili çok iyi derecede biliyordu.İstanbul ‘da İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’nin kuruluşuna önderlik etti. Yaşamı boyunca daima  okuyup araştırmaya ardında pek çok bilgi ve belge bırakmaya gayret sarf etti. Gerek ülke içinde gerekse ülke dışında pek çok ödüle, nişana , üstün hizmet madalyasına layık görüldü. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nün de sahibi oldu.

  Birkaç gün önce Sezgin Hoca’yı ebediyete uğurladık, cenazesi Fatih Camii’nde kılınan namazın ardından Gülhane ‘de bulunan İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’nin yanına defnedildi. Mekanı cennet olsun.

 Bugün güçlü , sağlam , Hak’tan yana yol alan bir Türkiye istiyorsak sahip olduğumuz çınarları yakından tanımak , anlamak ve anladıklarımızı hayata geçirmek yegane görevimizdir. Bahaneler üretmekten vazgeçip , kuvvetlice silkinip ayağa kalktığımız gün, işte o gün ! ülkemizin gerçek dirilişe ulaşacağı gündür.

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981