Burada, kalkıp demokrasi tanımı yapacak değilim. Maaşallah, herkesin kendine göre bir demokrasi tanımı var zaten. Felsefe, siyaset bilimi, toplumbilim demokrasiyi “Burjuva Demokrasisi”, “İşçi Sınıfı Demokrasisi”, “Küçük Burjuva Demokrasisi” gibi çeşitli biçimlerde kategorize ederek tanımlamaya çalışsa da; demokrasi kavramı hepimizin kafasında  farklı özelliklerde yaşıyor.

Böyle ortamlarda, demokrasiyi en yalın haliyle ele alıp, öyle değerlendirmeler yapmaktan başkaca çare de yok.

Tek tek her insanın değerinin, saygınlığının bulunduğu; hak ve özgürlüklerini kullanabildiği ve bunun devletçe güvence altına alındığı ortama demokrasi diyelim.

TBMM’de çoğunlukta olan siyasi parti, yani AKP zinayı serbest bırakan yasa değişikliğini yaptı.

Yukarıda belirttiğim asgari demokrasi kavramına uygun mu? Uygun.

Kimsenin uçkur bekçisi olacak değiliz.

Birileri muhafazakarlık adına, milliyetçilik adına cinsel namus bekçiliği yapacaksa, önce aynaya bakacaklar. Bu ülkenin erkekleri yüzlerce yıldır çapkınlıkları ile övünüyor. Cinsel ilişkiyi kadına yapılmış bir işkence olarak görme cehaletinden kurtulamadıkları için, kızdıklarına da cinselliği kullanarak küfür ediyorlar. Anasına, eşine, kızına...

Zinayı suç olmaktan çıkaran AKP lideri, miting meydanlarında rakiplerinin uçkurları ile ilgili kasetler üzerinden oy toplamaya çalışıyor. İleri Demokrasici ya...

Üç dönemden fazla milletvekili seçilmeyi partisinin ilkesi yaptığını belirten AKP lideri, 12 Haziran’da son kez milletvekili seçilecek.

Sanırsınız ki demokrasi?

Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmayı 5+5 yıl yaptı mı?

Amacı da Cumhurbaşkanı olmak değil mi?

Bu amacında sanırım herkes hem fikir.

Cumhurbaşkanı olmaya kalkarken, Başkanlık Sistemi getirmeye kalkmak ne ki?

Dördüncü, beşinci kez koltuk! Bu, kendi kadrolarını bile kandırmak değilse, ya nedir?

Diyelim ki seçmen AKP’ye yine oy verdi?

Milletvekillerinin tümü tepeden inme belirlendiğine göre, TBMM’ye kaç AKP milletvekili girecekse, o kadar sayıda Erdoğan girecek demektir. Farklılık yok! Hani insanın aklına şöyle bir ironi gelebilir:

“Şu Erdoğan’ı Padişah yapalım, diğerlerini boşuna Ankara’ya göndermeyelim.”

Sünni Erdoğan(?), mitinglerde anamuhalefet lideri için ısrarla “Alevi Kılıçdaroğlu” diyor. Kılıçdaroğlu’nun Alevi oluşuna vurgu yapınca, Hanefi veya Şafii Müslümanları tavlayacak.

Bir insanın inancı, eğer kendisi tarafından ifade edilmiyorsa, onun inancını herhangi bir insanın tanımlama hakkı var mı?

Benim mizah olsun diye “Sünni” dediğim Erdoğan için, birileri de “Kendisi Gürcü’dür ve büyük olasılıkla Ortodoks olmalı” dese...

Umarım demez.

Kazanmak için her yolu mübah gören böyle bir anlayış, İslam ahlakına uyar mı?

Maalesef, bu sakat anlayışın hepimiz yakından tanığıyız.

Birlikte yola çıktığı isimleri birer birer trenden dışarıya attı. Demokrasi treninde yolculuğu “değişerek” kabul etmişti ama trenin yönünü nereye çevirdiğini yurdumun Sorosçu devşirme aydınları bile göremedi, görmek istemedi. Trende birlikte olduğu ve hatta bakan yaptığı bir grup yolcuyu daha, ara duraklarda indirdi. Onlar için de şaibe kokan ifadeler kullandı. Kılıçdaroğlu da kalktı, bu malzemeyi miting meydanlarına taşıdı.

Şimdi, hakkında şaibe oluşan eski bakanlar “Ben temizim” savunması çaresizliği içine düştüler. Üstelik, kendi genel başkanları yerine, temiz olduklarına kalkıp Kılıçdaroğlu’nu referans yapmaya çalışıyorlar. Kılıçdaroğlu nereden bilsin? Şaibeyi yaratan o değil ki...

Bugün trende yola devam edenler ve trene son durağa yaklaşırken binmek isteyenler ne yapacaklar? Yarın onlar için de şaibe yaratan sözlerle trenden inme zorunluluğu doğmayacağını kim iddia edebilir. Erdoğan’a nasıl güvenecekler?

8 yıllık iktidarında Anayasa değiştiren, onlarca yasa değiştiren, yüzde 10 seçim barajını ağzına bile almayan, milletvekili dokunulmazlığını kaldırma sözü verdiği halde kılını bile kıpırdatmayan, bürokrat dokunulmazlıklarını ise kendi iki dudağı arasında tutan bir Erdoğan tipi demokrasi bu!

O, buna “İleri Demokrasi” diyor, ben de ilerisi uçurum olduğu için “Uçurum Demokrasisi” diyorum.

Demokrasi gibi kavramların içi bulanıklaştırılınca sonucun bu noktaya varması kaçınılmaz. Tıpkı Cumhuriyet’in içini bulanıklaştırdıkları gibi....

Uçurum Demokrasisi’nde demokrasi ile anarşi arasındaki çizgi, iyice fulu hale geldi.

Her tür demokrasinin kendine özgü bir yargı sistemi vardır. Yargı sistemini bilir ve ona göre davranırsınız. Uçurum Demokrasisi yargıda sistem de bırakmadı. Habur Sınır Kapısı’nda farklı, Ergenekon’da farklı, Deniz Feneri’nde farklı, Balyoz’da farklı uygulanıyor.

Keser döner, sap döner...
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981