Bu sefer de öyle oldu. Meclis’e türbanlılar girdi. Bağırış, çağırış... Baktılar olmayacak.
Tam uçağı binerken, ortaya yine bir saçmalık atıldı.
‘Kızlı-erkekli evlere’ müdahale edilecekmiş, eğer yasal düzenleme gerekiyorsa yaparlarmış.
Bir gün önce de söyledi benzer lafları, yanındakiler, “yok öyle demedi” diye kıvırttı.
“Hayır” dedi, “öyle dedim” ve hatta emniyete, valiliklere bu evlere müdahale edilmesi çağrısı bile yaptı.
Öfke dorukta, gençler çıldırdı. Sosyal medya coştu.
En çok Mehmet Barlas’ın durumu hoşuma gitti.
“Muhafazakarlık arkasına devlet gücünü alınca çok tehlikeli oluyor” dedi ve ekledi: “Bu kadar zırvaya ben bile bahane bulamam!”
Bu sözler seçim yatırımı da olabilir, işin içinde başka bir hesap da olabilir.
Muhafazakar otoriter çağ dışı bir rejime doğru önemli bir adım da... Hepsi de...
Baksanıza, “kamu yararına çalışan” (anladınız değil mi: kamu yararı...) vakıf ve derneklere üniversite yönetimlerinin izniyle kampüslerde yurt açma izni verilecekmiş.
Yaparsın yaygarayı, bir-iki baskın şovu, anne-babalar panik olur, ev sahipleri kıllanır. Aileler eve çıkartmaz, ev sahibi öğrenciye ev vermez, öğrenciler cemaat yurtlarına tıkılıverir kolay yoldan...
Artık resmen özel hayatları katı dini kurallara göre tasarlamaya çalışıyorlar.
Dindar gençlik yetiştireceğiz diyorlar. Kürtaj yasağı öneriyorlar. Alkollü içki satışını kısıtlıyorlar. Metroda nasıl oturulacağını söylüyorlar. Etek boyu ile uğraşıyorlar. Kaç çocuk yapılacağını dikte ediyorlar. Liselerde haremlik-selamlık yemekhaneler kuruyorlar. Üniversite öğrencilerine erken evlilik için kredi rüşveti veriyorlar. Kadıköy’den gelen vapurdan inenlerin durumuna bakıyorlar. Meclis’e türbanla giriyorlar. Öğretmene türban baskısı yapıyorlar. Sıra kamuda, Ordu ve Emniyet’te diyorlar.
Eksiği var fazlası yok.
Çünkü artık her alanda dökülüyorlar. Dış politikada mesela… Suriye ile savaş istiyorlardı, olmadı, Mursi ve İhvan gitti, komşularla sıfır sorun sırf sorun oldu, AB üyelerinden sert eleştiriler geliyor, Olimpiyatları alamadık.
Ekonomide; dolar 2 TL, benzin 5 TL, dış ticaret açığı 100 milyar doları aşacak, şirketlerin dış borçları rekor kırarken, karları eriyor.
Diğer yandan halkı mülksüzleştirerek, soyuyorlar. Kentsel dönüşümle ezilenlerin malını, mülkünü rantçılara teslim ediyor. Gözlerini kıdem tazminatına diktiler, kazanılmış hakları alacaklar. İşsizlik yeniden yükselişte… Ücretler hızla eriyor, neredeyse ucuz emek cenneti Çin ile aynı seviyeye geldi.
Meclis’e türbanla girip, öğrenci evleri karmakarışık deyip işleri yoluna koyuyorlar!..
Herkes susuyor. CHP dahil.
Gerçekten bu mudur? CHP’nin tek derdi kadın vekillerin Meclis’e pantolonla girmesi midir?
Diğer yandan mağduriyet edebiyatı…
Milletvekillerine varana dek muhalifleri içerde tutup, gencecik çocukları döve deve öldürüyorlar, sonra da kamera kayıtlarını yok ediyorlar. Onlar gibi yaşamayan herkese müdahale ediyorlar.
Ama hep mağdurlar. Her zaman, her konuda…