Gebze Teknik Üniversitesi ile Gebze Ticaret Odası, Alaettin Kurt Deprem Simülasyon Merkezi kurmak için çalışma başlattı.

Gebze Ticaret Odası Başkanı Nail Çiler, ‘’Oda olarak gündemimizin en önemli maddesi depreme hazırlık. Bu konuda Marka Kalkınma Ajansı ve Gebze Teknik Üniversitesi ile çalışma başlattık’’ dedi.

Gebze Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Bölüm Başkanı. Prof. Dr. Bülent Akbaş ile görüştük. Konuyla ilgili çok önemli çalışmalar yaptıklarını, ulusal basının konuya geniş yer verdiğini söyleyerek, depremle ilgili hazırladıkları bilgi sunumunu bizlerle paylaştı ve ulusal basında yer alan haber linkini gönderdi.

https://www.google.com/amp/s/m.sabah.com.tr/yasam/2020/11/04/izmirde-yasanan-deprem-11-atom-bombasi-gucunde/amp

***

İKTAV’dan gazete manşetlerinde 'İzmir Depremi Gerçeği’ Sergisi

21 yıl önce Marmara Depreminden 2020’ye İzmir Depremi Gazete Manşetleri sergisi açtık. İKTAV Araştırma Merkezi kütüphanemizde İzmir’de meydana gelen depremle ilgili gazetelerin yer aldığı gazete arşivleri ile 21 yıl önce Marmara Gölcük’te meydana gelen depremle ilgili gazetelerin yer aldığı arşiv sergisini açtık. Gebze’nin tanınmış isimlerinden Ali Kemal Aydın Gebze Gazetesi canlı yayınında Marmara depreminde yaşadıklarıyla ilgili bilgi verdi.

https://www.facebook.com/gebzeningazetesi/videos/1474697736065688/?vh=e&extid=0&d=n

***

Gebze Teknik Üniversitesi’nden İzmir depremi açıklaması

“..Yapıların  deprem dayanıklılığı için teknolojiler ve erken uyarı sistemleri üzerine yoğun araştırmalar ve çözümler üreten Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ), İzmir'de yaşanan deprem ve etkilerine yönelik araştırmalarında ilk tespitlerini yaptı. Mühendislik Fakültesinin İnşaat Mühendisliği Bölümü, İzmir depremi ile ilgili depremin oluş mekanizması, Seferihisar'da oluşan süpürtü dalgaları (tsunami), kuvvetli yer hareketi ölçümlerini değerlendirdi. Ayrıca yıkılan binalarla ilgili bilgi topladı.

"11 ATOM BOMBASI GÜCÜNDE"

Araştırmalar devam ederken, elde edilen ilk bulgular ile ilgili Gebze Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bülent Akbaş, önemli açıklamalarda bulundu. İzmir Depreminin 11 atom bombası gücünde olduğunu ve yıkımlarda ana nedenin ise günümüzde pek fazla uygulanmayan zayıf kolon güçlü kiriş tasarımından kaynaklandığını belirten Akbaş, "Biz geniş spektrumda çalışan bir ekibiz. Aramızda, sismologlar, tsunami ile ilgili çalışan arkadaşlar ve üstyapı ile ilgili çalışan arkadaşlar ile Geoteknik deprem mühendisi arkadaşlarımız var. Biz bu tür büyük depremlerden sonra, depremin oluşum mekanizmasını inceliyoruz. İzmir depremi ile ilgili olarak yaptığımız incelemelerde, 50 kilometre uzunluğunda, 14 kilometre genişliğinde bir kırık oluşmuş olduğunu gördük. Depremde yaklaşık 1.3 metrelik bir atım meydana gelmiş. Buda, depremin hemen hemen 10 veya 11 atom bombasının gücüne eşit olduğunu göstermektedir. Burada oldukça güçlü bir depremden bahsediyoruz. Sisam Adası'nda olmasına rağmen bizim kıyılarımızda etkisi oldukça yüksek düzeyde bir depremden bahsediyoruz." dedi.

"YIKICI ETKİ BEKLENEN BİR DEPREM DEĞİL"

AFAD'ın güçlü ve hareketli yer istasyonları olduğunu dile getiren Akbaş, "Bu istasyonlardan deprem kayıtlarını aldık ve inceledik. Nerede yüksek kayıtlar ve ivmeler kaydedilmiş onlara baktık. Zaten bölgenin depremselliğine baktığımız zaman, bizim meşhur olan ve artık herkesin aşina olduğu 'deprem tehlikesi haritamız' a baktık. Bu deprem tehlikesi haritasında o deprem bölgesinde yapılacak yapılarda yapılması gereken bazı ivme değer tasarımları var. Bizde bu değerler ile diğer değerleri karşılaştırdık. Kuşadası bölgesi için ivme değeri sıfır 45 G aralığında değişiyor. Bu depremden sonra kaydedilen en büyük ivme değeri de Kuşadası civarında sıfır 18 G civarında olmuş. Kaydedilmiş yüksek bir değer, ama çokta yüksek değil. Yıkıcı bir etkisi olması düşünülen bir deprem değil. Tasarım değerinin oldukça altında. Bu deprem etkisi altında yapılarımız da herhangi bir hasar beklemiyoruz. Kuşadası'nda sıfır 18 G olan şey İzmir tarafına gittiğimizde, Bayraklı bölgesinde sıfır 11 G olarak kaydedilmiş o değere de baktığımızda sıfır 45 G' nin oldukça altında. Bir şey beklemememiz lazım." dedi.

"YIKILAN YAPILAR ZAYIF KOLON GÜÇLÜ KİRİŞ"

Deprem kayıtlarına doğrudan bakıldığında çok fazla bilgi edinilemeyebileceğini ifade eden Akbaş, " Ancak o kaydın fruyer spektrum dediğimiz, davranış spektrumunu çıkardığımızda, kayıtta hâkim olan bir takım parametreleri buluruz. Periyotları buluyoruz ve o periyotlar ile o bölgedeki yapıların periyotlarıyla çakışırsa, o zaman ki yıkılan göçen binalara baktığımızda bunlar genelde 6 ve üstü kata sahip binalar. Bunların periyotları yaklaşık 1 saniye civarında artı veya eksi değişebilir Bayraklı'da, elde ettiğimiz kayıtta da bir saniye civarında ciddi bir zemin büyümesi gözlemledik. Yer ivmesi sıfır 11 G olmasına rağmen bu 1 saniye civarındaki periyotlarda, tasarım spektrumuna yakın değerler oluşmuştur. Spektral ivmeler oluşmuştur. Binalar zaten bu ivmelere karşı koyacak şekilde tasarlanmamışlar. Ayrıca bizim artık bugün hiçbir şekilde tasarımda uygulamadığımız, zayıf kolon güçlü kiriş uygulamaları yapılmış. Belli ki binaların donatısı yetersiz ve tasarımda hatalar var. Bunların hepsi bir araya geldikten sonra da göçme meydana gelmiş" şeklinde konuştu.

"DİRENÇLİ ŞEHİRLER İNŞA ETMELİYİZ"

Araştırmalar ile ilgili konuşan Akbaş, "Elimizdeki ilk verileri inceleyerek, Tsunami konusunda çalışan arkadaşlarımız, gözlenen ne acaba ilk verilerle birlikte küçük simülasyonlar yapılarak bunlar doğrulanabilir mi diye analizler yaptık. Tsunami Sisam Adası'nın Kuzey Doğusunu vurdu. Daha sonra Türkiye kıyılarına doğru yaklaşmaya başlıyor, tsunamiyi çok net gördüğümüz Sığacık’a yaklaşık 23-24 dakika sonra ulaşıyor ve 1 metre yükseklikte dalga oluşturuyor. Bu şunu gösteriyor bize, bizim kıyılarımızda da artık ciddi çalışmaları var. Ama Tsunami konusunda daha farklı uygulamalar ve riskli olan yerler için bir takım tedbirler almamız gerekecek. Şunu çok net söyleyebiliriz çok büyük şehirler inşa ediyoruz. Mega şehirler, büyük metropoller ve içerisinde milyonlarca insanlar yaşıyor. Biz binaları depreme dayanıklı hale getirsek de artık insanlar güvende olmayacak. Çünkü günümüzde başka tehlikelerde var. Sel, yangın, tsunami ve birçok afetin yanı sıra teknolojinin getirdiği tehlikeler var. Dolayısıyla, artık dünyada bu tür tehlikeler için "dirençli şehir" inşa etmemiz gerekiyor. Yoksa sadece deprem tehlikesine karşı şehirlerimizi korumak yetmeyecektir. Başka bir anlayışla, tasarımda şehir planlamasında mutlaka gerekecek."

"YETKİN MÜHENDİSLİK GEREKİYOR"

Türkiye'de, yetkin mühendislik uygulamasının getirilmesi gerektiğini vurgulayan Akbaş, "Türkiye'de dirençli şehirler ve projeleri hayata geçirmek için Yetkin Mühendislik Uygulaması gelmelidir. Çünkü projelere imza atacak olan mühendislerimizin, sıkı bir eleme ve eğitimden geçerek sertifikalandırması gerekiyor. Maalesef ülkemizde mezun olan her mühendisin, proje altına imza atma yetkisi var. Bu kabul edilebilir ve sürdürülebilir bir iş değil. Yapı Mühendisliği ciddi bir iştir ve ciddi bir eğitim gerektirir. Bu eğitimi almayan ve sınavlarına girerek başarı ile sertifikalandırılmayan mühendis arkadaşlarımızın, projelere imza atmaması gerekir. Bu nedenle artık Türkiye'de yetkin mühendislik kavramına geçmemiz gerekiyor. Aslında, artık biz Türk halkı olarak şunun da farkına varmamız lazım. Çok yüksek bedeller ödeyerek daireler alıyoruz. Apartmanlarda oturuyoruz. Oturduğumuz binaların ve konutların tüm afetlere karşı dirençli olduğuna, dayanıklı olduğuna emin olmamız lazım. Bunu da ancak sertifikalı yetkin mühendislerin onayladığı projelerle gerçekleştirebileceğimizi bilmemiz gerekiyor." şeklinde konuştu. (Kaynak: Sabah Gazetesi)














banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981