Evet, kadınlar ile ilgili bir çok şey anlatılır. Sadece yılda bir kez kadınların sorunu gündeme getirilmemelidir. Aslında Dünya coğrafyasını gezip görüldüğümde en çok sıkıntı ve çileyi çekenin kadınlar olduğunu gördüm. Bugün Türkiye’nin birçok bölgesini gezip dolaşmaktayım. Gerçekten kadınların çilesi ve çektikleri sıkıntılar insanı üzmekte. Tarihi geçmişe baktığımız da da yine savaşlarda da en büyük sıkıntıyı kadınlar çekmiştir. Çünkü, kadınlar eşini ve evladını savaşlara göndermiştir. Onlar savaş meydanlarında esir düşmüşler ama kadınlar hep o sıkıntı ve sıkıntıya yaşamışlar
EN BÜYÜK SIKINTIYI KADINLAR ÇEKTİ
Birinci Dünya Harbinin 100. Yılına giriyoruz. Ben babam annem ve halamdan o dönemleri dinledim. O dönemlerle ilgili araştırmalar yaptık. 1. Dünya harbinde de yine en büyük sıkıntıyı kadınlar çekti. Karadeniz bölgesinde yaptığımız araştırmada kadınlar sırtlarında yüklerle yalın ayak cephelere askeri malzeme taşıdıklarını ve muhacirleri sahip çıktıkları ve şehit evlat ve torunlarına hem analık ve hem de babalık yaptıkları bilinmekte.
MEDENİYETİMİZ KADINLARA ÖNEM VERİYOR
Evet, dünya kadınlar gününü bir de bu açıdan bakıp değerlendirmek gerekiyor. Medeniyetimiz kadınlara çok büyük önem vermiştir. Peygamberimiz, “ Cennet Kadınların ayağı altındadır’ ifadesinde bulunmuştur. Kuran-i Kerim de kadınlara özel başlı başına bir süre olan Nisa süreside bulunmakta. Evet, İslam medeniyeti kadına büyük önem vermiştir ama gelin görün ki dünyanın söz de çağdaş yazarlarına, düşünürlerine baktığımızda kadını köle olarak göstermekte ve kadına İslam medeniyetinde yer ve önem vermediklerinden söz etmektedirler. Dünya Coğrafyasında özellikle Hindistan’da, Akra’da Taç Mahal’i gördüğümde medeniyetimizin kadına ne kadar önem verdiğini bir kez daha gördüm. Şah Cihan genç yaşta vefat eden eşi için yaptırdığı, Taç Mahal türbesi bugün Dünya’nın 7 harikası arasında yer alıyor. Yine kültür coğrafyamızda Kırım’da başkent Bahçesaray’da Selim Giray Han, eşinin Genç yaşta vefat etmesinin ardından Gözyaşı çeşmesi yapmış. O Gözyaşı çeşmesinden 400 yıldır halen gözyaşının sembolü olan gül motifli çeşmeden damla damla su akmakta ve kadına gösterilen saygının âdete sembolü olmuştur. Yine Kültürümüzü ve tarihimizi incelediğimizde kadına verilen önem ve kadın haklarının öne çıkarıldığını görmekteyiz.
BAŞBAKAN’IN MARDİN KONUŞMASI
Dünya Kadınlar günü kutlaması dolayısıyla Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Mardin’de yaptığı konuşmayı dinledim. Başbakan burada yaptığı konuşmada önemli konulara dikkat çekti. Özellikle çözüm sürecine ve annelerin çektiği sıkıntılara değindi. Barışın ve huzurun gelebilmesi için annelere düşen görevi anlatarak kamuoyuna mesaj verdi.
Evet, Dünya kadınlar günü kutlamak ve dünya kadınlar günün nereden kaynaklandığını bilip araştırmak için tarihi geçmişte yolculuğa çıkmak gerekiyor. Dünya Kadınlar günü ile ilgili olarak daha önce yazdığım yazıdan da bir bölümünü buradan sizlerle paylaşıyorum
DÜNYA KADINLAR GÜNÜ
8 Mart dünya kadınlar günü ile ilgili çok şey yazılıp söyleniyor. Eli öpülesi kadınlarımızla ilgili neler yapılsa az. Yılda bir kez değil 365 gün kadınlarımızı anmak gerekiyor. Kültür ve medeniyetimizde kadınların çok önemli yeri var. Vahşi batı kültürü ve sömürgeci düzende kadınlar sürekli sömürülürken kültürümüzde kadına verilen önemi çok iyi bilmemiz gerekiyor. Dinimiz İslam dini kadınları cahiliye devrinin çirkefliğinden kurtarıp, gereken değeri vermiş, erkeklerle aynı seviyeye çıkarmıştır. Kuran’da Mümin kadınlar ve mümin erkekler birbirinin velisidir derken kadınlarımıza verdiği önemi ortaya çıkartırken Peygamber Efendimizin, Cennet anaların ayağı altındadır hadisi şerifiyle kadınlara verilen değer kat be kat artmıştır.
Yine kültür tarihimizde kadının yeri çok farklıdır. Türk toplumu kadına her zaman erkeğin yanında yer vermiş, onu küçük görmemiştir. Milli tarihimizde kadınlarımızın yaptığı kahramanlıklar hiç de azımsamayacağımız kadar çoktur. Ancak ne yazık ki kahramanlık, yiğitlik denildiğinde hep erkekler akla gelse de kadınlarımız da bu konuda pek çok kahramanlık göstermiştir. Tarihimizi araştırdığımızda kahraman kadınlarımızla tanışma fırsatımız olacaktır.
Günümüzde 8 Mart Kadınlar Günü bir gün kutlanıp geçilmesi ve ABD’nin kadına uyguladığı haksız uygulamadan kaynaklanan bir eyleme atfen kutlanması da aslında üzücü. Kadınlar gününün nereden çıktığına baktığımızda 8 Mart 1857 tarihinde ABD´nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000´i aşkın kişi katıldı.
26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka´nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart´ın "Internationaler Frauentag" (International Women´s Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.
İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı fakat her zaman ilkbaharda anılıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921´de Moskova´da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı´nda (3. Enternasyonal Komünist Partiler Toplantısı) gerçekleşti. Adı da "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak belirlendi. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960´lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri´nde de anmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart´ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını kabul etti. Birleşmiş Milletler´in sitesinde günün tarihine ilişkin bölümde, kutlamanın New York´ta ölen işçilerin anısına yapıldığı yazılmamıştır.
TÜRKİYE’DE 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ
Türkiye´de ise 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında ve onu izleyen yıllarda daha yaygın ve yığınsal olarak kutlandı, kapalı mekanlardan sokaklara taşındı. "Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı" programından Türkiye´nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında "Türkiye 1975 Kadın Yılı" kongresi yapıldı.12 Eylül 1980 Askeri Darbesi´nden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı. 1984´ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından "Dünya Kadınlar Günü" kutlanmaya devam ediliyor.
Günümüzde kadın sorunlarını sadece kadınların dile getirmesi, kadın- erkek ayrımı olduğunu dillendirmeği doğru bulmuyorum. Pozitif ayrımcılık altında ciddi bir ayrışma içerisindeyiz. Sürekli kadınlar ön plana çıkartılarak ayrım yapılıyor da kadınlara hak veriliyormuş gibi yapılması ileride toplumda ciddi sorunlara yol açabilir. Cinayetleri kullanarak kadına pozitif ayrımcılığı sürekli gündeme getirmek kutsal aile kavramını yıkabilir. Nitekim son yıllarda boşanma oranları arttı. Avrupa’da kadınlara hak veriyoruz diye yasalar çıkartıldı. Günümüzde Avrupa erkeği bu yasalar yüzünden artık evliliklere sıcak bakmıyor. İlişkiler gayrimeşru yaşanıyor. Almanya Avusturya gibi birçok Avrupa şehrini gezen bir gazeteci olarak kutsal ailenin nasıl yok olduğunu gördüm bu ülkelerde. Türkiye’de son yıllarda artan kadın cinayetleri ile kadına verilen sözde haklarla bu yolu takip ediyor. Hükümet pozitif ayrımcılığı değil aile saadetini ön plana çıkartmalı. Son yıllarda artan boşanmalar nedeniyle yapılan çalışmalar aile saadetini, kutsal aile kurumunu ön plana çıkartmak olmalıdır. 2011 yılı istatistiklerine baktığımızda Türkiye´de 692.716 erkek, 980.945 kadın boşanma davası açtı, toplam 1.673.661 kişi boşandı. Bu sayı çok ciddi bir rakam. Bu rakamlar dikkate alınarak çalışmalar ailenin düzeni için olmalıdır.
Evet sonuç olarak bu vesile ile tüm kadınlarımızın dünya kadınlar gününü kutluyorum