Öğlen saat 2 gibi sokaktan gelen çocuk sesleriyle uyandım. Hava soğuk olduğundan, yüzümü yıkamak yerine banyoya gidip gözümdeki çapakları temizledim. Sokaktan gelen çocuk sesleri kesilmeyince, 'dağılın la pijler' demek için cam kenarına geldiğimde, altlarında poşetleri, ellerinde sırılsıklam olmuş eldivenleri, gözlerini kapatırcasına kafalarına takmış oldukları bereleri ve ağızlarının içine giren koca koca atkılarıyla sokakta düşe kalka karın yağışını kutlayan çocuklarla karşılaştım. Bir an her yeri bembeyaz ve sokakta bunu değerlendiren çocuklar olduğunu görünce, o uykusuzluk hali, hafiften sinirlilik gitti, mutlu oldum ben. Camı açıp, 'çocuklar poşet falan lazım mı? Üzerimi değiştirip geliyorum' diye bağırdım. 'Yok abi, sen gelsen yeter, fazla poşet var' diye karşılık verdi içlerinden biri. 'Tamam o zaman, havuçla - yedek atkıyı alıp geliyorum ben' diyip, hemen üzerimi değiştirmeye başladım.  Sıkıca giyindikten sonra, buzdolabından havucu alıp iç cebime koydum. 

Yanıma, neredeyse sakız alındığında dahi verilen kocaman süpermarket poşetlerinden birkaç tane alıp dışarı çıktım. Bayırdan kayan çocukları görünce hemen poşetimi yere koyup arkalarından bende kaydım. Sonrasında iki gruba ayrılıp kar topu oynamaya başladık. 'Beyler bakın surata atmak, kar topunun içine taş - buz koymak yok, fair play içerisinde oynayalım oyunumuzu' dedim. Kar topu oynamaya ara verip, büyük bir poşet bulduk ve o poşetle hep birlikte kaymaya başladık. Mahallenin huysuz amcalarından biri elinde kül dolu torbalarla yanımıza geldi ve 'kaymayın la buralarda, sabah işe gideceğiz, buz yaptınız iyice her yeri, sizin yüzünüzden kıçımızı başımızı kıracağız' diyip, poşetteki külleri yola serpiştirmeye başladı. O an üzüldük ama hiçbir şey diyemedik. 'Beyler üzülmeyin, bugün bu dostluk burada bitmeyecek, bize gidip çay - cici bebe yapalım' dedim. Bakkala gidip, paramız yettiği kadar cici bebe aldık. Ardından bize gittik. Evde iki tane çaydanlık vardı. İkisiyle de çay demledim. 

Harry Potter'ın cd'sini takıp, çay - cici bebe faslına başladık. Bir ara konu derslerden açıldı. İçlerinde biri, 'hayat bilgisi dersi zor be abi. Hiçbir şey anlamıyorum, iki gelse bana yeter' dedi. 'Dördünce sınıfta sosyal bilgiler ve fen bilgisi olarak ikiye ayrılacak o ders. Ben fen bilgisini bir türlü sevemedim ama sosyal bilgiler zevklidir, sınavdan önce bir kere okusan yetiyor' dedim. Başka birisi de, 'bu dönem takdir getirirsem, babam bana bisiklet alacak ama şu matematiği en az üç getirmem gerekiyor' dedi. ''Arkadaşlar boş verelim dersleri, biraz önce adam bize oynamayacaksınız dedi, biz de oyunu bırakıp eve geldik. Senede kaç kere kar yağıyor ki... Hatta bu küresel ısınma yüzünden birkaç senede bir, az biraz yağar oldu. Peki ya bu küresel ısınma nasıl oldu? Bize biraz önce 'burada oynamayacaksınız, işe gideceğiz sabah' diyen o adam ve onun gibiler yüzünden. Bu kar, belki bu sene bir daha yağmayacak. Belki bundan sonra hiçbir zaman yağmayacak. Bence herkes evine gidip annesini - babasını dışarıya çıkarsın ve hep birlikte poşetlerimizi alıp kayalım, kardan adam yapalım, kar topu oynayalım'' dedim. 

Herkes annesini babasını alıp sokağa çıktı. Hep birlikte kaydık, kar topu oynadık ve kocaman bir kardan adam yaptık. İç cebimde unuttuğum havucu çıkarıp, kardan adama sevimli bir burun yaptım. Komşulardan biri cama çıkıp, 'çocuklar yarın okullar tatilmiş, dilediğiniz gibi oynayın' diye bağırdı. Daha da bir sevindik. Tüm mahalle el ele, altımızdaki poşetlerle mutluluğa doğru kaydık.
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981