Kulak meselesi

Son dönemde İstanbul gazeteleri yöneticilerine sık sık ev ziyaretleri yapan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na Vatan yazarı Mustafa Mutlu soruyor:

-Başbakan Erdoğan, Alman vakıfları aracılığıyla CHP’li ve BDP’li bazı belediyelerin PKK’ya para aktardığını iddia etti.  Bu iddiaya ne diyeceksiniz?

Kılıçdaroğlu net ve oldukça sert bir yanıt veriyor:

-Başbakan iddiasını ispatla mükelleftir. Bu hangi belediye başkanıdır? Söz veriyorum; ben kulağından tutup kapının önüne koyacağım. MİT de emniyet de Başbakan’ın emrinde... Suçluyu ortaya çıkarsın. Hani ben sık sık, “Başbakanlık yan gelip yatma yeri değildir” diyorum ya... Yan gelip yatmasın, belgelerini ortaya koysun! Bu çok ağır bir iftiradır. Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Gökhan Günaydın, bin küsur belediye başkanımız ile tek tek görüşüyor ve böyle bir kredi işbirliğinin olup olmadığını araştırıyor. Tüm CHP’li belediye başkanlarımız, kendilerine yönelik bu iftiraya karşılık tek tek dava açacak...

PKK’ya yardım konusunu ben bilemem, zaten çok da ağır bir iftira gibi görünüyor. Alman Kalkınma Bankası açıkladı. Kredi alan belediyeler içinde bir tek CHP’li belediye yok. Paranın üçte biri de zaten AKP’li  Ankara Belediyesi’ne verilmiş.

İshak Alaton’un  “Kulak” a hiç de hoş gelmeyen Güneydoğu ile ilgili görüşlerini hanidir izleriz.  Kılıçdaroğlu, Karabiga’da termik santral hazırlığındaki Alarko’nun parası ile Almanya gezisine giden CHP’li Karabiga Belediye Başkanı hakkında ne işlem yapacak, hala merak ederim. Dilerse kendisi, dilerse Gökhan Günaydın konuyu Çanakkale’nin CHP’li vekillerinden “şıp” diye öğrenebilir.

CHP’li başkanı AKP’nin yolunu tutmadan, Kılıçdaroğlu elini çabuk tutmalı. Artık  “kulak” ını mı çeker, yoksa bedeniyle birlikte partisinden tutar atar mı, bize de bildirirse; en azından Bigalılar ve Karabigalılar ile paylaşırım.


Devlet ile Hükümet farkı

Başbakan Erdoğan, “Dönemin MİT Müsteşarı’nın rahatsızlığı” nedeniyle terör örgütü PKK ile görüşmeye, daha sonra MİT Müsteşarı yaptığı Hakan Fidan’ı gönderdiğini itiraf etti. Erdoğan “Devlet görüşür!” diyor.

Türkiye bir hukuk devletiyse eğer...

Başbakan Hükümet’in başıdır, Devlet’in başı değil!.

Devletin başı Cumhurbaşkanıdır. Türkiye Cumhuriyeti devleti parlamenter demokrasiye sahip olduğu için de, TBMM bilgisi dışında Başbakan’ın yaptığı tüm görüşmeler “Hükümet görüşmesi” dir. Yaşanan skandalın bir hukuk devletinde karşılığı ise yargı önünde hesap vermektir.

Başbakan’ı hüküm giymekten kurtaracak bir tek yön vardır, o da Cumhurbaşkanı Gül’ün “Görüşme talimatını ben verdim” demesidir.


O halde...

“Hiç kimse bu güzel ülkenin vatandaşı olmaktan daha yüce bir makam peşinde koşmamalı. Sen benim kim olduğumu biliyor musun diye sormamalı….

Hiç birimizin kişisel zevkleri, sübjektif yaklaşımları, bireysel fikirleri veya ideolojik düşünceleri ortak paydamız olamaz. Ortak payda ortak ülkülerimiz ve evrensel hukuk kuralları olmalı. Ülkülerimizi ve hukuku üstün tutalım. Kanunlar yanlış bile olsa hukuktan ayrılmayalım....”

Bu satırların yazarı Biga Kaymakamı sayın Fatih Genel. Kişisel web sitesinden aldım.

Okçuluk organizasyonu ile Biga’ya genelde renk kattığı doğru ve alkışlıyorum.

Yukarıdaki alıntı ile birleştirerek gazetecilik görevimi de yapmalıyım:

Sayın Kaymakam Genel’den organizasyon bütçesini, kaynakları ile birlikte açıklamasını bekliyorum.

Biga’da gerçekleştirilen 1. Çocuk Oyunları Türkiye Kupası’nda Karabiga Belediyesi’nin 5 bin liralık katkısı (Ben sağladım demişti) dışında kamu kaynağı sunulmamıştı. Kent içine duyuru amaçlı pankart asılmasına bile izin verilmemişti ya...

Şimdi iki organizasyon arasında, çok yönlü kıyaslama yapma zamanı. Herkes takdir edecektir ki; ortak paydalarımızın başında çocuklarımız gelir.

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981