Vefalı dost ve kıymet bilen arkadaşa sahip olmak çok güzel. 25 yıl önce Genç Akademi Dergisini yayınladığı yıllardan tanıdığım, değerli gazeteci arkadaşım Recep İncecik, gazeteciliğinin yanı sıra İstanbul Sultan Ahmet’te Sultan Köşesi Sofrası adı ile çok güzel bir lokanta işletiyor.

Lokantada, unutulmuş Osmanlı yemekleri hazırlayıp turistlere hizmet veriyor. Sultan Köşesi Sofrasını dünya tanıyor. Yemek konusunda yazılmış tarihi kitapları toplayarak bir de kütüphane kurmuş. Cuma akşamı Recep Bey’in misafiriydim.

Sultan Sofrasında Sosyal Kütüphanecilik Toplantısı

Sosyal Akıl Derneği Başkanı Esenler Belediyesinin de görevli proje uzmanı değerli kültür adamı Mesut Dündar’ın İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü desteğinde devam ettirdiği Sosyal Kütüphane Projesi kapsamında; iletişim, iş birliği ve network toplantısına İlim Kültür Tarih Araştırmaları Merkezi Vakfı Kütüphanesi www.iktav.com olarak bizleri de davet etti.

Toplantı kapsamında yazar, yayınevi sahibi, gazeteci, kitap ve kütüphane konusunda çalışan dernek/vakıf yöneticileri, kamu yöneticileri, akademisyen ve öğretim üyesinden oluşan grup ile sohbet ettik.

Telif Hakları Derneği ile Eser ve Kitap Yazar ve Yayıncıları Derneği Eskader Başkanları ile tanıştık.

Prof. Dr. Cemal Zehir ile Haluk Dursun Hocayı Konuştuk

Gebze Teknik Üniversitesi’nden 20 yıl önceden tanıdığım, Yıldız Üniversitesi öğretim üyesi değerli arkadaşım Prof. Dr. Cemal Zehir Bey’le kitap ve kütüphane toplantısında hasret giderdik.

Cemal Hoca’ya Kocaeli ve Giresun’dan hemşerim, Kültür Bakan Yardımcılarından merhum Prof. Dr. Haluk Dursun ile ilgili içinde benim de yazımın olduğu kitabı hediye ettim.

Cemal Bey Haluk Hoca ile ilgili yazdığı yazıyı okudu…

Sultan Sofrasında güzel bir kültür ve kitap toplantısı eşliğinde Recep Bey arkadaşımın bizler için özel olarak hazırladığı Osmanlı Mutfağında elmalı kebap ile gül, portakal ve limondan ayrı ayrı yapılmış sultan tatlısını sizler adına da tattık.

Bizler Sultan Sofrası köşesinde kitap ve kütüphane üzerine sohbet ederken, sizlerle Prof. Dr. Cemal Zehir Bey’in Haluk Dursun ile ilgili yazdığı makaleyi paylaşıyorum.

***

Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun Hocamı 2. ölüm yıl dönümünde rahmetle anıyorum.

Türk milleti başın sağ olsun!

Güle Güle Alper Gazigiray,

Tam 2 yıl önce bugün Muhammed’i bir ahlak sahibi Oğuz Türkü Çepni Boylu Mütefekkirimiz;

T.C. Kültür Bakan Yardımcısı Prof. Dr. A. Haluk Dursun Hocamız Malazgirt Zaferi ile ilgili incelemelerde bulunmak üzere gittiği Ahlat'tan Van'ın Erciş ilçesine intikal ederken Osman Sezgin Hocamın deyimi ile Medâr-ı iftiharımız, numûne-i imtisal, akademisyenlerin ve bürokratların yüz akı, kadim dostumuz, kâmil insan Hakk’a yürümüş, vuslata ermişti.

Yine hazan düştü yüreğime. Bu dünyadan çok değerli bir İnsan oğlu, bir Alperen Derviş Gazi, Bir Ülkü Devi Akademisyen, Bir Ocak Başkanı, Bir Kültür tarihçisi, Hak ve hakikat Dostu ufku ve irfanı büyük ehli İlim erbabı, Osmanlı’nın son devir ulemalarının talebelerinden en derin istifade ederek bizim kuşaklara onları ve davalarını tanıtan gerçek bir Çağdaş Alperen Derviş Gazi Ağabeyim göçtü.

Bu dünyaya gelmiş bir gezgin gibi hiç durmadan bir gün Balkanlar, bir gün Ortadoğu’da, bir gün Türkistan’da gezen ve son yıllarda Anadolu’da gitmedik köy bırakmayan bir Dervişti.

Kendisi içinde bulunduğu son durumunu daha ölümünden bir hafta önce ne güzel ifade etmişti;

“GÖÇER OLDUM... Millet yaz gelince sahillere koşar, ısınan tuzlu deniz sularına kendisini atar, bende ise tam tersi olur. Soğuk kaynaklardan çıkan tatlı akarsuların peşine düşerim... Köpük köpük çağlayarak akan ak sulara (Kanispi) bayılırım. Mümkün olduğunca yükseklere, dağlara çıkmak, yaylaklarda dolaşmak isterim. Koyun sürülerinin meralara yayılmasını seyretmek ve kekliklerin seke seke, pır pır ederek kaçışmasını izlemek beni çok mutlu eder... Bazen ırmaklara takılır, akışta demetlenmiş büyük küçük kâinat diyerek ben de hayatım gibi akar giderim. İspir’de Çoruh, Yedisu’da Peri Suyu, Edremit’te Şamran, Köprüköy ‘de Aras, Bahçesaray’da Müküs beni peşinden sürükler... Bir süredir Şırnak, Siirt, Batman, Bingöl, Van, Erzurum taraflarındayım. Çobanların arasına karıştım... Hep beraber bir yayladan diğerine göçüyoruz... Göçtü kervan kaldık dağlar başında diyecek halimiz yok... Zamanı gelince bu dünyadan biz de göçeriz... Gele bir devr, bu Haluk ‘u yad eyleyeler, Ahbap fırsatı sohbeti ganimet bil..”Bir gün gelir Devr-i Haluk’ta biter demiştin. Bu kadar tez biteceğini hiç dememiştin.Senden öğrendiğiniz kültürümüzü ve dostluğumu hep ganimet olarak saklayacağım.

1990 ‘lı yıllarda Yeni Hafta gazetesinde çalışırken her hafta Ahmet Haluk Dursun Hocamdan Alper Gazi Giray mahlaslı yazdığı yazıları almaya Marmara Üniversitesine gidip, sohbetlerine doyamadan ayrılmak zorunda kaldığım günleri hiç unutamam. Hiç resmî öğrencisi olmadım ama hep gönüllü öğrencisi oldum. Yaklaşık 30 yıllık bir ağabeyimi veya hocamı kaybetmek benim için çok acı oldu.

O, sevdasını ömrünün tamamında en derin heyecanıyla yaşadı ve o sevdasının izinde, Türk'ün şerefli yollarında ruhunu teslim etti.

Türk Milleti bağrından çıkmış bir şahsiyeti çok değerli bir şahsiyeti daha kaybetti. Medeniyet değerlerimizin geleceğe taşınması yolunda gayret içindeyken bu dünyadan ayrıldı.

Bu kaza nasıl olduğu çok iyi ve ayrıntılı araştırılmalıdır. Böyle değerli insanlarımızın kaza ile aramızdan ayrılmasını hep şüpheli bulurum. Aynı Dündar Taşer gibi, Recep Yazıcıoğlu gibi veya Muhsin Yazıcıoğlu gibi... Haluk Dursun Hocam’da aynı davanın savunucusu idi. Susturulamaz ve satın alınamazdı... Çok önemli ve derin projeler geliştiriyordu. Projeleri ile birçok yeri ürkütmüş olabilir. Gençlerle ilgili projesi bile çok büyük bir hizmetin başlangıcı idi.

Ahmet Haluk Dursun Hocamın önerisi ile onun geliştirdiği Anadolu Tarih ve Toplum Birliği buluşmaları çalışmalarına gönüllü katıldım. Beni danışma kuruluna aldı. Onlarca liseli genci dinledim. Onlarda dost oldum yaren oldum. Her program bitişinde gençlerle ilgili görüşümü aldı. Mutlaka gençlerle ilgili karar vermeden önce yardımcılarına beni aratır Cemal Hoca’nın değerlendirmesini alın ondan sonra karar verin diyerek bana büyük sorumluluklar yükledi. Ben de her programda gençleri pür dikkat dinleyip onları analiz etmeye çalışırdım. Benim dava anlayışımı ve  gençlere yaklaşımımı ile iletişim ve imaj yönetimi hakkındaki görüşlerimi çok beğenirdi.

Değerli Hocam Müsteşar olduğunda bir sabah erkenden aradı birçoklarının havada kapacağı görevleri teklif etti. Ben ise üniversiteden ayrılmak akademik hayattan kopmamak için düşünmek için süre istedim. Müsteşarlığı döneminde hocaya hayır demeyi başaramayacağım için aramadım. Haluk Hocam nerde görse ne zaman karar verip geliyorsun diyordu. Müsteşarlıktan emekli olarak ayrılınca en çok ben rahatlamıştım.

Bakan Yardımcısı olunca 4-5 defa senden bakanlıkta profesyonel olarak hizmet alalım artık Ankara’ya gel diyerek hep görev teklif etti. Ben ise Hocam şu çalışmalarım, şu araştırma projelerim bitsin diyerek hocamı kırmadan erteleyip durdum. Demek ki nasip değilmiş...

Ahmet Haluk Dursun Hocamla Çanakkale Buluşmaları toplantısında dostlarla da muhabbet ederken bana Cemal senin yakın dostların devlete en üst makamlara geldi ya da atandı. Sende her türlü yetenek var ama yönetim neden seni tercih etmediğini hiç düşündün mü diye sordu? Bende kendimce bazı görüşler söyledim. Haluk Hocam ise “Yok dedi onlardan değil, sen son kertede irade sahiplerine biat etmiyorsun. Bildiğini söylüyorsun. İrade sahipleri tam biat istiyorlar. Sen tam biat etmeye uygun değilsin.” diyerek beni çok güzel analiz etmişti.

Değerli Hocam size Fatiha’lar, Yasinler ve diğer dualarla dua edeceğim. Rabbim size rahmetiyle muamele eylesin. Melekler gülümseme ile karşılayıp hoş geldin desin...Şehitler yoldaşın olsun. Türk ulularına selam söyle... İnanıyorum ki hayatın boyu anlattığın Türk Uluları hoş geldin Oğlum Ahmet Haluk Dursun diyecekler... Sen görevini yaptın. Saçtığın tohumlar büyüyecek. İnşallah eşkin verecek ...

Değerli Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun Hocamı rahmet ve şükranla anıyorum...

Kültür tarihçiliğimiz ve medeniyetimiz adına önemli hizmetler beklediğimiz bir dönemde kaybettiğimiz Haluk Hocaya Allah (cc) gani gani rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.

Milletimizin başı sağ olsun. Ruhuna Fatiha’lar okumayı tüm dostlardan istirham ediyorum.

Dualarımla... (Prof. Dr. Cemal Zehir’den Alıntı)

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981