Eğer kendisinden başka oyu olmayan bana, yüzde 50 oy vermenizi beklersem, bana bayramı zehir etmezsiniz değil mi?
Erdoğan “Ben Gürcüyüm, eşim de Arap” derken, bir günlük hapis cezası sırasında, kendisine çorba getiren arkadaşının Alevi olduğunu söylerken...
He vallahi! Benim günahım ne?
Anılardan söz ederken adı geçen insanların üstüne basa basa etnik ve dinsel kimliklerine vurgu yapmayı ahlaksızca bulan bana, bu cümleleri umarım yakıştırmadınız.
Kara mizah yapayım derken, hala içimde bir kuşku “ileri gitmiş olabilirsin Adil” diyor.
Yukarıdaki kısa öyküler gerçek, ama etnik veya dinsel kimliklere vurgu yapma amacım ciddi değil! Olsa, kendimden iğrenirim!
Bağışlayın! Meram anlatmanın her yolunu denemek de mesleğimizin gereği.
Adlarından söz ettiğim canlarımın hepsi birer insan. Arnavut Mestan amca, Boşnak Salko abi, Habeş Nuran abla, Macar Şükrü dede, Kumuk Tanay kardeş... Hepsi, hepsi...
Yerkürede 1700’lerde başlayan uluslaşma sürecinin, Atatürk tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nde başlattığı Türk Ulusu oluşturma projesinde; benden hiç bir farkları yoktu.
Beni bayram namazlarına götüren medrese çıkışlı hafız dayım hangi tarikattandı, bilmiyorum. Sormak hiç aklıma gelmedi ki...
Kuzenlerimin biri İskoç, diğeri Hintli, bir diğeri Rus, öteki ABD’li ile evli... Küreselleşmiş bir sülalem var ve kendimce sevinirim. Şu son yıllara dek “Türkiye’de evlenecek insan mı kalmadı?” sorusu hiç aklıma gelmedi.
Binli yıllarda Orta Asya’dan Anadolu’ya göçlerle gelen 4-4,5 milyon insan, bu coğrafyayı ıssız bulmadı. Anadolu o tarihlerde 5 milyon insanı zaten barındırıyordu. Roma İmparatorluğu, Persler (İranlılar) bile bir önceki üç beş yüzyılın Anadolu insanlarıydı.
Yüzünü anımsadıkça büyükannemi görmüş gibi mutlu olduğum Muazzez İlmiye Çığ’ın Sümer Tabletleri kaynaklı eserlerini mutlaka okumalısınız. Çok binlerce yıl önceki dedelerimiz, ninelelerimiz yaşıyordu bu topraklarda. Bugün hala tükettiğimiz mirasın bir bölümü, bilin ki onların ürettikleri.
Hanedanlar gelir, hanedanlar gider, ama halk; aşiretler, boylar halinde yaşar ve ölürdü. Fatih’in, Muhteşem Süleyman’ın torunları; soy ağaçlarıyla bulunabilir, bilinebilir insanlarımız. Oysa Türk Ulusu’nu oluşturan biz halktan insanların, onbinlerce yıldır kimlerin torunları olduğumuzun belgesi var mı?
Ya büyük, büyük... büyük dedem Lidyalı demirci ustası Giges ise? Çok şanslıyım!...
Kurban Bayramı’nı yaşıyoruz. Hani 3 bin yıl önce, İbranilerin atası İbrahim’in, oğlu İsmail’i kurban edecek iken, Allah onun yerine koç gönderir. İşte o kurbanın yıldönümü.
Doksan yıldır uluslaşmaya çalışıyoruz ve tam küreselleşmeye hazırlanıyorduk ki...
Yine de Mutlu Bayramlar!