“Facebook ile uzun yıllardır uyumlu bir çalışmamız var. Ama Gezi olaylarında böyle sorunlar yoğun şekilde yaşandı. Arkadaşlar gerekli temasları yaptılar. Bunların bir kısmı olumlu yaklaştı ama maalesef Twitter bu konuda işbirliğine yanaşmadı. Bu tabi önemli bir gelişme. Eğer bu ülkede faaliyet gösteriyorsanız, yasalarına göre suç teşkil eden konularda yargı ile kolluk kuvvetleriyle işbirliği yapmanız gerekir. Bütün ülkelerde bu böyle işler. Suçun gerçek hayatta ya da sanal ortamda olması suçu değiştirmez. Yapılması gereken sosyal medyanın sesini kısmak, kısıtlamak değil. Bu hiçbir zaman düşünülmemesi gereken bir yöntem. İşin tabiatına da aykırı.”
Facebook ise resmi sitesinden “Türkiye’de herhangi bir devlet otoritesiyle bilgi paylaşmadık” dedi.
İkincisi, TMSF’ye geçen Akşam gazetesinde İsmail Küçükkaya genel yayın yönetmenliğinden alındı. Yerine AKP eski Milletvekili gazeteci Mehmet Ocaktan getirildi. Yine gazetenin TMSF’ye geçişinin ardından; Gezi eylemlerine destek veren Tuğçe Tatari, Nilay Örnek, Sevim Gözay gibi yazarların yazılarına son verildi.
Sonuç olarak 27 Haziran 2013 tarihli Mehmet Ocaktan yönetimindeki Akşam gazetesi, iktidar destekli Star ve Zaman gazetelerine benzedi.
****
Eğer amaç yalnızca basın özgürlüğü ise,
İktidar sahiplerinin yapması gereken sosyal medyayı kısıtlamak, kontrol altında tutmak ve gazetelerin yönetimlerine kendi adamlarını yerleştirmek olmamalıdır.
Hükümet gerçekten özgürlükler konusunda samimiyse; basın özgürlüğü için Basın Kanunu’nu yeniden düzenlemelidir.
Ne yazık ki yazının başındaki bu iki örnek de iktidar sahiplerinin gerçekten toplumun özgürlüğünden yana olmadığını ve yalnızca kendisine benzeyenlerin özgürlüğünü önemsediğini gösteriyor.
******
“Bitti ve yeniden başlıyoruz.” Dünün özeti, yarının hayaliyle kurulmuş bir cümle daha... Mutlu yarınlar...