Paylaşmanın ve bereketin olduğu, huzur ve sevgi iklimi, 11 Ayın Sultanı bir Ramazan-ı Şerif’i daha geride bırakıyoruz. Geçtiğimiz Cuma gecesi, bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ni idrak ettik. Bugün Arife, Yarın Bayram…Ramazan bu yılda Gebze Bölgesi’nde renkli geçtiğine inanıyorum. Özellikle 31 Mart seçimleri sonrası yeni gelen Belediye Başkanlarının tasarruf tedbirleri kapsamında Mahalle iftarlarını iptal etmesi ve israfın önüne geçilmesi, bu Ramazanın Gebze bölgesinde unutulmayanları arasında yer alıyor. Bu yıl bölgemiz açısından şatafatlı ve gösterişli iftar sofralarından kaçınılması dikkatleri çekti. RAMAZAN KÜLTÜRÜNÜ YAŞAMAK Ramazan Ayı kültürünü adına uygun yaşamak gerekir. Şartlar ne olursa olsun, Ramazanın başı ve sonundaki günü mutlaka evimde ailemle iftar yapmaya ayırırım. Yapılan iftar davetlerini mümkün mertebe katılır dost ve arkadaşlarla sohbet etme imkanın olur. İftar sofraları dostlar geçidine dönüyor. İftar öncesi ve sonrası bir çok dostla sohbet ediyoruz. Ancak bu senenin Ramazan ayının son günlerini anlamlı bir gezi programıyla yurt dışında geçiriyorum. Devri Alem Belgesel ekibi olarak, Batı Karadeniz Ülkelerine gezi gerçekleştiriyoruz. Gebze'den yola çıkarak, Bulgaristan, Romanya, Moldova, Gagauzya, Bender ve Ukrayna'dan oluşan Batı Karadeniz Ülkeleri gezimiz, Bayram boyunca devam edecek. Buralarda yapacağımız gezilerde edindiğimiz bilgileri sosyal medya sayfamızdan ve www.gebzegazetesi.com internet sitemizden paylaşacağız. Ramazan bayramını coşku ile karşılamaya hazırlanıyoruz, 11 Ayın Sultanı Şehri Ramazana veda etmenin hüznünü bir arada yaşıyoruz. Ramazanın en güzel tarafı imkanlarımız ölçüsünde fakirlere yardım edip, muhtaçları hatırladık. Ramazanda özetle maddi ve manevi huzur ve mutluluğu bir arada yaşadık. Sahur’a kalkmak, 17 saatten fazla hiç bir şey yiyip içmeden oruç tutmak, akşam iftar sofrasında manevi duygular yaşamak, teravih namazı kılarak, Ramazan sohbetlerinde güzel dost ve arkadaşlarla paylaşmak ne kadar keyifli. Bu keyfi ve ramazan kültürünü fırsat bilerek, doya doya yaşayabiliyor muyuz? Ben kendi adıma her sene Ramazan kültürünü doya doya yaşamak çocukluk yıllarımdaki Ramazan coşkusunu kendi benliğimde yaşatmaya çalışıyorum. O çocukluk yıllarımda Ramazan’a hazırlık, babamın katırla pazardan ramazan alışverişi yapmasını daha dün gibi hatırlıyorum. Ramazan için hazırlık bam başka olurdu. Bütün işler ev hayatı ramazanın gelişine hazırlanır, Ramazan doya doya yaşanırdı. İlk oruç tutma denememi daha dün gibi hatırlıyorum. Rahmetli halamın şefkatli ve sevecen tavrı ile sahura kalktığım o geceyi hiç unutmam. Sahur yemeğini yiyip, yattığımda gördüğüm rüyalar ve ertesi gün herkese ben oruç tutuyorum diye caka sattığım gün gözlerimin önünden bir sinema şeridi gibi geçiyor. Oruç tuttuğumu unutarak, hurma ağacında afiyetle hurma yemem ve rahmetli halamın ‘Oğlum sen oruç tutmuyor musun?’ dediğini duyar gibi oluyorum. Bayram deyince insanın içi ve gönlü bir hoş olur. Acı, tatlı anılar gözlerimizin önüne gelir. Bayramlar üzerine ne kadar çok edebi eserlerimiz, şiirler, kitaplar ve romanlar yazılmıştır. Bayramı anlatan belgeseller, filmler, izlendiğinde gönlümüzü, gözümüzü okşar. Bana göre bayramları en güzel anlatan ünlü şairimiz Yahya Kemal Beyatlı’nın Süleymaniye de Bayram sabahı şiiridir. Mübarek Ramazan-ı Şerif Bayramı’nın insanlık alemine huzur ve barış, Türk-İslam coğrafyasına birlik ve beraberlik getirmesi ve en önemlisi ülkemiz üzerinde oynanan sinsi oyunlarının bozulmasına vesile olması duasıyla tüm okurlarımın Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyor, hayırlara vesile olmasını diliyorum...