Kızılca toprağın yanık türküsü duyulurken ta derinlerden  , yıkık dökük taştan , ahşaptan duvarlar boğulurcasına kalmış arada . Ezan sesleriyle sükunu ayağa kaldıran minareler hayatı okuyup ruhlara üflemekte .

Kimi gözlerde tebessüm kiminde hüzün , yaşlandıkça artan yalnızlıklar ve ötelenen hastalıklar  bir yerlerde de hâlâ tazeliğini koruyan umutlar .

Mezarlıkta sessizce yatan mevtalar  sarmaş dolaş olmuş vefakâr toprakla , atılan  her adım Fatiha’yla terlemiş meçhul avuçlarımızda .

Ağaçlar , taşlar , yemyeşil otlar , yalın bir hayatın müjdesine  aşina .

Ben geldim , haydi kalkın kalkın yerinizden karşılayın deseniz , şimdi değil daha zamanı var der  gibi homurdanıyor  rüzgâr . Yol üstünde usul usul akan çeşme , az önce toprağa konulan mevta , ne kadar da sıradan varlıklar olduğumuzu yüzümüze haykırmakta .

Gölbaşı Camii , bütün sevilenlerin ebedi yolculuklarına bir bir uğurlandıkları , görevini layıkıyla yerine getiren mütevazı abide .

Yeryüzünde zamanın şahidi hiç eskimeyen taşlar gökyüzünde içimizi ısıtan alevli güneş . Çocukluğumuzun yazlarında iki ev arasındaki gidiş gelişlerimiz . Meydandaki Pazar , kar-buz serinliği , her daim payımıza düşen Aroma-Tamek ikilisi , taze fındık , kavun –karpuz ve ille de dedemin gözbebeği üzüm bağı .

Büyükler küçükler kuzenler ve daha neler neler .

‘’ Öyle süslü cümleler kuramam size

Kuramam öyle süslü cümleler

Panjurlu evlerden , ağzı dolu küplerden

Buz gibi sulardan içirtemem

Usul usul inip dururken

Kocaman merdiven tepesinden

Sevgiyle bakan serçeleri

Telaşa bürünmüş masum yüreği

Anlatamam bahardaki nazlı laleyi

Torunları görünce hanıma ; ‘’Zenginleştik

Zenginleştik hanım ‘’ diyen dedeyi

Kırlangıç kokulu yaz gelinciği

Ve o efsunlu

Arılar  diyarı taştan çeşmeyi

Koşup da hatıralardan içmeyi

İçip de zamana

Zamana sevda geçmeyi !..’’

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981