Batılı sermayenin mevcut iktidara alternatif arama çabalarını satır aralarında yansıtan yorumda, siyaset ve yargıdaki gelişmeleri aktarılırken, gelişmelerin dış yatırımcıların davranışlarını nasıl etkileyeceği ve ekonomiye etkisinin nasıl olacağı tartışılıyor.
Başbakan’ın, “Yolsuzluk konusunda ne kadar hassas olduğumuz bilinen bir şeydir” dediği ertesi gün ise, Kasım ayı ödemeler dengesi verileri açıklandı. Cari açıkta azalma var ama ülkeye giren kısa vadeli sermayede, daha doğrusu; ‘sıcak para’da azalma var.
Uzman ekonomistler, verileri “sıcak paranın vedası” başlığı ile analiz etti ve “Aralık verileri açıklandığında bu tablonun daha da kötüleşeceğine tanık olacağız” dedi.
Financial Times bu konuda isabetli bir yorumla; 2007 yılında 22 milyar dolar olan yabancı yatırımın Eylül’e kadar olan 12 aylık dönemde 11 milyar dolara düştüğü örneğini veriyor.
Bu düşüşün Türkiye’yi ekonomisini finanse edebilmek için kısa vadeli yabancı yatırımlara bağımlı yaptığı, cari açığın 60 milyar dolara çıktığı belirtilirken ABD’nin para politikasına daha az uyulmasıyla beraber fonların da kısıtlanabileceği ifade ediliyor.
Ayrıca, Türkiye’deki kaygılardan birinin de “Erdoğan’ın kişiselleşen iktidarı ve ülke ekonomisinin yönetimi” olduğunu vurgulayarak, “Resmi olarak bağımsız olan Merkez Bankası, Lira dolar karşısında rekor düşüş kaydetmesine ve bankanın sınır rezervlere sahip olmasına rağmen Başbakan’ın ‘faiz lobisine’ saldırısının ardından faiz oranlarını yükseltmekte isteksizdi” yorumunu yapıyor.
Financial Times, “Gezi olaylarının ardından belirsiz siyasi iklim ve iş dünyasına olası yansımaları nedeniyle büyük yatırımcıların şimdilik Türkiye için harekete geçmedikleri yorumları yaptıklarını” yazıyor.
Gazete, Gezi olayları sonrası hükümetin ‘düşman’ gördüğü bazı özel şirketleri hedef aldığını ve yolsuzluk skandalıyla iş dünyası için koşulların giderek daha da kötüleştiğini belirtiyor ve bir yöneticinin “Tüm sistem artık bir korku sistemi” ifadelerini aktararak, “iş dünyası için zor bir dönem” diyor.
Görüyorsunuz, aklı başında uzmanların çoğu, “uyarı sinyallerini” veriyor. Financial Times da yazmış, geçen yazıda da söz ettim, yabancı yatırımcı henüz harekete geçmedi, bekliyor.
Bir başka önemli rakam daha verelim: Türkiye’deki birleşme ve satın alma işlemlerini izleyen danışmanlık şirketi Deloitte’in 2013 Raporu’nda, özelleştirme işlemleri dahil 2012’de 253 olan işlem sayısının, 2013’te 217’ye düştüğü belirtildi. Raporda, işlem hacminin de benzer şekilde 2012’deki 22 dolar düzeyinden 2013 yılında 17.5 milyar dolara indiği vurgulandı.
Durumu çok basit anlatabiliriz: Para akışı azalırsa, ekonomide işimiz çok zor.