Karadağ, yeni bağımsızlığını kazansa da Türkiye’de fazla bilinmiyor. Aslında çok sayıda Karadağlı var. Balkan savaşlarında Osmanlı’ya başkaldıran ülkelerin önünde olan bir yer. Osmanlı’dan sonra birçok savaşlar badireler gördü. Karadağ’ın başkenti Podgoridza’ya Tito büyük önem veriyordu. Podgoridza’nın adı Osmanlı’da Tepedöven şehriydi. Yugoslavya döneminde buranın adı Titograd olarak bilinmekte. Dağların eteğinde, içinden akan ırmakla modern binalar ve geniş caddeleriyle gerçekten görülmesi gereken bir yer. Osmanlı’ya ait saat kulesi ve tarihi Cami, Osmanlı mührünü taşıyor. Başkente yakın Tuzla kenti ise İslami kimliğiyle ön plana çıkan bir yer. Burada ki Fatih Camii ve bahçesinde ki yüzlerce şehit mezarı Karadağ’ın manevi simgesi olarak biliniyor. Ayrıca Karadağ’da ki Müslümanların merkezi ve İlahiyat Fakültesinin olduğu yer adeta beyazlar içerisinde dağların eteğinde bir meleği insana hatırlatıyor.
BUDVA’DAN KOTOR’A
Budva, Karadağ’ın önemli turizm merkezi. Aslında Karadağ’ın sahilde ki en önemli merkezi Kotor. Aslında Karadağ sahillerini tümü turizme açık. Çok derin Körfezler, yılın en az 5 ayının deniz mevsimi olduğu dalgasız ve sakin koylar, yeşillikler içerisinde muhteşem tablo gibi insana mutluluk veren yerler. Karadağ, turizmden ciddi anlamda yararlanıyor. Budva ve Kotor bölgesini adım adım geziyoruz. Kaleleri, tarihi binaları, surları ve dini merkezleriyle Orta Çağ’ın Genel durumunu yansıtıyor. Bu bölgelerde belgesel çekerek tarihe not düşüp zaman noterlik yapıyoruz.
Turizm başkenti Karadağ’ın St. Stefan Adası… Ada küçücük bir bağlantı koridoruyla ana karayla irtibatlı. St. Stefan Adası uzaktan muhteşem bir manzara sunuyor. Adaya girişin ücretle olduğunu Ada’da ki Otelin dünyanın en pahalı oteli olduğunu öğreniyoruz. Karadağlılar, turizmden yararlanmak için her türlü imkanı kullanmışlar.
BAR VE ULÇİN OSMANLI KİMLİĞİNİ YANSITIYOR
Budva ve Kotor, ne kadar Orta Çağ ve Hristiyan kimliğini yansıtıyorsa, Karadağ’ın Bar ve Ulçin şehirleri Osmanlı ve Müslüman kimliğinin temsilcisi. Bar şehrinde Osmanlı dönemi Camileri ve yeni Modern camileriyle İslam medeniyetinin Dalmaçya sahillerinde ki önemli bir temsilcisi. Sağanak yağmur altında Bar şehrinde gidip kısa bir tur atıyoruz. Bar’dan sonra virajlı yollardan Ulçin’e doğru devam ederken yol üzerinde Osmanlı dönemi mezar taşlarının bulunduğu mezarlıklar bize çok şey söyler gibi gözümün içine bakıyorlardı. Fatihalar okuyarak buralardan geçerken Cuma namazı için Ulçin’de mola veriyoruz. Ulçin’de ki Camide Türklerin geldiğini gören Arnavutlar namaz kıldırmak üzere bizleri görevlendirdiler. Sıcak ve samimi Müslümanlar hal ve tavırlarından çok şey anlatıyorlar, bizleri bağırlarına basıyorlardı.
TİKA’NIN SAHİP ÇIKTIĞI CAMİİ
İzlediği yapıcı dış politikayla Balkanlar'da barış ve istikrarın tesisi için önemli adımlar atan Türkiye, Osmanlı'dan kalma tarihî ve dinî eserlere sahip çıkmayı sürdürüyor. Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) tarafından restore edilerek yeniden inşa edilen Karadağ'ın Tuzi kentindeki Fatih Sultan Mehmet Camii 2010 yılında Kadir Gecesi münasebetiyle 79 yıl sonra ibadete açıldı. Açılışa TİKA Başkanı Musa Kulaklıkaya ve bölge halkı da katılmıştı.
Balkanlar'da harabeye dönüşen Osmanlı eserleri Türkiye'nin gayretleriyle hayat buluyor. Birçok camiyi restore eden TİKA son olarak Karadağ'daki Fatih Sultan Mehmet Camii'ni ibadete açtı. Karadağ Müslümanlarının inanışına göre Podgoritsa, Osmanlı kayıtlarına göre ise Tepedöven şehrinin kurucusu Fatih Sultan Mehmet'in bölgede şehit olan askerleri Tuzi kentindeki mezarlığa defnedilir. Eşkıyalık faaliyetlerine maruz kalan bölgenin güvenliğini sağlamak üzere mezarlığın yanına bir kışla kurulur. 1911 yılına kadar sadece şehit ve önemli şahsiyetlerin defnedildiği mezarlık sonraki yıllarda Tuzi halkı tarafından kullanılır. 1912 senesinde Osmanlı bölgeden çekilirken şehit düşen askerler de bu mezarlığa defnedilir. Halk arasında Fatih Sultan Mehmet Camii olarak da bilinen Nizam Camii kışladaki askerlerin ibadet etmesi için inşa edilmiş, halkın Müslüman olmasından sonra kent sakinlerine de hizmet vermiştir.
1931 senesinin Kadir Gecesi'nde ibadete kapatılan cami II. Dünya Savaşı esnasında yıkıldı. 2000 yılında bölge halkı tarafından yeniden inşa edilmeye başlanan cami maddi imkânsızlıklar sebebiyle tamamlanamadı. Bu durumu öğrenen TİKA projeye sahip çıktı. TİKA tarafından mezarlığın çevre duvarları yaptırıldı, temizlendi, mezar taşları düzenlendi ve cami inşaatı tamamlandı.
Evet, Karadağ gerçekten gezilip görülmeye değer yerlerin başında geliyor. Birçok Osmanlı eserinin bulunduğu Karadağ’da Türkiye’de çok sayıda insan yaşamakta. Türkçe’yi unutsalar da kendilerini Türk olarak tanıtan çok sayıda Karadağ Türkü’de bu ülkede yaşıyor.