Toplumu olumlu etkilemek istiyorsanız, bireysel imajın gücü, örgütsel veya kurumsal marka karşısında sinek kadardır.

Çoktandır yazmak istiyordum. Erdoğan imajlı Akif Beki sonunda İstanbul medyasının amiral gemisi Hürriyet’e terfi edince, yazıp paylaşmak bugüne nasip oldu.

Davut Doğan Bigazete’deki son yazısında, köşe yazarlığının çok güç olduğunu yazdı. İşimizi önemsediği, tevazuu gösterdiği için elbette teşekkür etmeliyiz ama...

Aslında çok kolay bir iştir yazı yazmak. Zor olan “hangisini yazsam acaba?” derdi.

İstanbul medyasında 700 dolayında köşe yazarı var. Yerel yayınlarda benim tahminim 3 bin dolayında. Sanal ortamda kimbilir kaç bin köşe yazarı vardır.

Sıradan adamlarız yani...

En çok satan gazete gerçekte 300 bin satıyor, deyin ki 1 milyon kişi okuyor. Sanal ortamda eğer müdavimler ısrarla yazısını paylaşmazsa, en çok satan gazetenin en ünlü yazarı bile, tirajı kadar okunmuyor.
Okur sayısıyla değil, gündem oluşturabiliyorsak etkiliyizdir, yoksa bir işe yaramayız. Eğer etkili bir kurumsal, örgütsel markaya iliştirilirseniz hiç merak etmeyin Akif Beki gibi “önemli bir yazar” oldunuz gitti.
Davut Bey dert etmesin, bu zamanda bir işadamının gazete yazısı yazıyor olması bile tek başına değerlidir, önemlidir. İstanbul medyası deneyimimle iddia ediyorum:

Akif Beki’nin yazı yazdırıldığı gazetede, Davut Doğan neden yazamasın? Bir kaç ay sonra “Kimse okumasa ben okurum!” diyen sayısı kat kat fazla olur.

Yerel seçimler atmosferine girdik. Siyasal partiler yerel yönetimler için adaylarını belirlemekle meşgul.

Deneyimli siyaset adamı iktisatçı-planlamacı Erol Çevikçe geçen hafta Vatan’daki yazısında çok açık anlattı. Geçmiş yerel seçimlerinin sonuçları incelendiğinde... Erdoğan, Kılıçdaroğlu, Dalan, Sözen ..., farketmez. Yerel seçimlerde adaylar değil, partiler kazandı veya kaybetti, diye.

Katılıyorum. Arkanda örgüt veya kurum olsun, kişisel imajın tavan yapar!

Bir okurum diyor ki: “Sen kimsin ulan! Koskoca Valiye hesap sorarsın, bunca seçmeni olan belediye başkanlarına posta koyarsın! Koca işadamlarına akıl vermeye kalkarsın...”

Haklı! (aynı jargonla) Kimim ulan ben?

Arkamda altı, üstü sekiz yıldır markalaştırmaya çalıştığımız yalnızca Bigazete var. Yerel bir gazete. Eti ne ki, budu ne olsun...

Erdoğan’ın el vermesiyle, zamane büyük işadamlarını adeta görevlendirmesiyle sandıktan çıkardığı Kasımpaşa Spor Kulübü’nün, açılışı yapılan dev spor kompleksini benzer açıdan ve aynı duygularla izledim...

Adı bir belediyeye bile verilmeyen Kasımpaşa, şampiyon yapılsa yeridir yani...

Erdoğan’ın, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı eliyle Biga’yı harcanacak sermaye gördüğünü, Bigazete haberinden okumuşsunuzdur. (Yazımı daha önce okuyacak değilsiniz ya...)

Bölgenin tarihsel merkezi, oldu sana Bandırma'nın alt merkezi! Çanakkale’nin bir ilçesi olduğunu artık tarih kitapları yazacak. Yeni eyalet sisteminde Biga’nın adı yok!

Böyle olunca da, Biga’nın meslek odalarını, sivil toplum örgütlerini, medyasını bilgilendirmeye gerek duymamış Devlet-i Ali!

Bigazete aslında düpedüz bir diktatörlük uygulaması olan durumu manşet haberi yaptı da ne olacak?

Hani şu bilmem kaçıncı toplantısını yapan Biga Sivil Toplum Platformu, 99 ateşli delegesi olan Biga Kent Konseyi oturup değerlendirip tavır mı alacak?

Biga Belediye Başkanı, oy kaybetmeyi göze alıp Biga İİBF’ye Yabancı Diller Hazırlık Okulu inşa etti. Bu öğretim yılına yetiştirdi. Adeta “Sen nasılsa seçimi kazanırsın, yeni kayıt olacak öğrencilerin oyları Çanakkale belediye seçimlerinde bize lazım” denildi. Hazırlık sınıfları öğrencileri bu öğretim yılına (pardon seçim yılına) özel, Çanakkale Merkez İlçe’de seçmen kütüğüne kaydolacak. Genç AKP’lilerin kampanyasını yoksa duymadınız mı?

Ya AKP “kalesi” sandığı Biga’da seçimi kaybederse... Başkan Mehmet Özkan’a yanarım.

Babamın askerlik anılarının asteğmeni, büyük şair Orhan Veli, ne diyordu:

“Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
Nasırdan çektiği kadar;
Yazık oldu Süleyman Efendi’ye”

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981