40 yıllık gazetecilik hayatımda engellilere karşı ayrı bir önem vermekteyim. Engellilere karşı sosyal sorumluluklarımız var. 30 yıl önce 1985 yılında Çayırova İlk Öğretim Okulu’nda okuyan iki el ve iki ayağı olmayan İsa Cengiz ile söyleşi yapmıştım. Ardından başka engellilerle de söyleşiler yapıp, belgesel programları çekerek sorumluluğumuzu yerine getiremeye çalıştık.
Son olarak Furkan Uğur Eşitti isminde görme engelli bir genç ile söyleşi yaptık. Gerek 30 yıl önce iki el ve iki ayağı olmayan İsa Cengiz, gerekse bugün görme engelli olan Çayırovalı Furkan Uğur Eşitti pırıl pırıl bir zekâya sahipler. Birçok sağlam insan daha bir çalışkan ve çok daha mücadele içerisindeler. İsa Cengiz’i 30 yıl sonra yeniden bulup, söyleşiler yapmıştım. Bu makaleyi bir kez de http://www.belgeselyayincilik.com/ismail-kahraman/makale-arsivi/makaleler/el-ve-ayaklarimizin-kiymetini-biliyor-muyuz adresindeki linkten ibretle okumanızı tavsiye ederim.
HİÇBİR ENGEL MAZERET DEĞİL!
Engelli yani vücudunun önemli bir uzvunu kullanamayan insanımız. İçimizden biri. Bir gün bizde engelli olabiliriz. Ama hiç birimiz engellinin halinden anlamayız. Birleşmiş Milletler 3 Aralık’ı Dünya Engelliler günü olarak ilan etse de sadece işin sloganında kalınır, engelliye sahip çıkmayız.
Bu kadar engellilere duyarlıyız. Ama her nedense engellilere sahip çıkmıyoruz. Aslında bu konuda toplumsal bilinç oluşmalı, engelliler her alanda sahip çıkmalıyız, küçük veya büyük iş yerlerinde imkânlar ölçüsünde engellilere istihdam sağlamalıyız.
3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü daha yeni geçirdik. O gün yapılan açıklamalara şöyle bir göz attım. Hepsi yasak savma kabilinden göstermelik açıklamalardı. Bu konuda ciddi projeler üretilip, toplumu bilinçlendirmeye yönelik engelliye sahip çıkmanın önemini anlatan çalışmalar yapılmalıydı, bunlar olmadı.
En çok engelli iş kazaları ve meslek hastalıklarından meydana gelmekte. Bu konuda yapılan istatistikte her 100 çalışandan 3.7’si ya meslek hastalığına yakalanıyor, ya da iş kazası yaşıyor. Dünya ortalamasında Türkiye en çok iş kazası yaşanan 3, Avrupa’ da ise birinci sırada. Akraba evliliği ve yanlış doğumdan kaynaklı engelli insanların sayısı, kaza sonucu oranlara göre azalırken, bu durum iş güvenliğinin yeterince alınmadığının ve bu konuda çalışma yapılması gerektiğinin en acı göstergesi. Bu konuda işverenleri, sendikaları göreve çağırıyor ve iş güvenliği notasında kapsamlı çalışma başlatılması gerektiğine inanıyorum.
HEPİMİZ ENGELLİ ADAYIYIZ
Aslında birçok engelli, ve sakat vatandaş doğmadan değil, daha sonra geçirdikleri kazalar neticesi engelli olmakta. Bu kazaların başında ise iş ve trafik kazaları gelmekte. Türkiye iş ve trafik kazaları açısından tam bir savaş alanı. Birçok insan trafik magandaları yüzünden ya hayatını kaybetmekte veyahut sakat kalmakta. Her yıl meydana gelen trafik kazası bilançoları bu acı gerçeği yüzümüze haykırmakta.
Gazetemizin başlattığı ve artık Gebze’de bir marka haline gelen Gebze sohbetlerinin bu haftaki konuğu 8 milyon engellinin yaşadığı ülkemizde örnek olacak bir isimdi. Türkiye Beyaz Ay Derneği Kocaeli Şube Başkanı Furkan Uğur Eşitti ile güzel bir söyleşi gerçekleştirdik. Kendisi çocukluğundan beri istihbaratçı olmak isteyen fakat engelinden dolayı bunu yapamayınca istihbarat romanı kaleme alan bir isim.
Bilgi birikimi, azmi ve kararlılığı ile kendisine hedefler belirleyen ve o hedeflere ulaşmak için çalışan Furkan Uğur Eşitti, Türkiye’de eğitime yıllarını veren fakat eline kalemi alıp bir kitap yazmayan birçok profesöre dahi örnek oluyor.
KOCAELİ GEBZE TV’DE SÖYLEŞİ
Furkan Uğur Eşitti ile yaptığımız söyleşiyi aynı zamanda www.kocaeligebze.tv adresinden de izleyicilerimiz ile paylaştık. Söyleşiyi izlemek için https://www.youtube.com/watch?v=LW6DvsVifT0 adresine tıklayabilirsiniz.
Evet, istemek başarmanın yarısıdır derler. Bir şeyi isteyince yapabilmeniz mümkün. Furkan bey doğuştan gözleri görmeyen bir isim. Fakat Kars’ta kütüphane müdürlüğü yaptığı sırada yazmaya başladığı romanını bugün okuyucular ile buluşturma başarısını göstermiş. Furkan Bey’le yaptığımız o söyleşinin bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum.
HAYAT PAYLAŞINCA GÜZEL!
O hayata hiç küsmedi. Görme engelli olmasına rağmen, bütün engellileri tek tek aştı. Gazetemizin her hafta gerçekleştirdiği “Gebze Sohbetleri”nin bu hafta ki konuğu Kocaeli Beyazay Derneği Başkanı Furkan Uğur Eşitti ve Yönetim Kurulu üyesi Tuğba Şensoy oldu. Eşitti, Engelli ve engelsizlerin bir arada yaşaması gerektiğine dikkati çekerek paylaşmanın önemine vurgu yaptı.
Gebze Gazetesi: Karmaşa adlı kitabınıza gelmek istiyoruz. Kitabı yazmak nasıl geldi aklınıza, biraz kitaptan bahseder misiniz?
Furkan Uğur Eşitti: Ben Kars’ta bulunan Kütüphane de göreve başladığım zaman insanların okuma ve yazmaya aç olduklarını gördüm. İlk görev yerim Kars’a kütüphane görevlisi olarak atandım. Atandığım zaman her hafta sonu bir kitap veriyordum isteyen birisine, bir hafta sonrada geri alıyordum ve kitap okuma alışkanlığını kazandırıyordum. Sonra dedim ki ben de bir kitap yazayım. Deneyeyim dedim yazılıyor mu diye. Bir baktım ki kendimi yazarken buldum. 2012 yılında kitabı yazmaya başladım. Acaba dedim ki yazarlık mesai gibi mi? Yani sabah 08.00, akşam 17.00 gibi mi diye? Fakat o esnada görüm ki gecenin beşinde sahne geliyor aklınıza yazmazsanız o sahne gidiyor. Bu yüzden yazarlığın saati olmadığını anladım. Kitabı yazmaya esinlenmemin nedeni hep Polisiye kitap okumaktır. Polisiye kitapları okurken bende bir Polisiye kurgu yapabilirim dedim. Dünyada engelli olupta böyle bir kitap yazan başka kişi yok, bu anlamda bir ilk oldum. Büyük zorluklarla karşılaştım. Bir arabanın nasıl takip yaptığını anlatacağım ama araba sürmedim ki bilmiyorum. Kavga sahnesi olacak ama nasıl olur, silahlı çatışma nasıl olur bilmiyorum. Birçok filmi dinledim, sesli betimlerle araştırma yaptım. Okuyan arkadaşlardan sürükleyici olduğuna dair izlenimler alıyorum.
Gebze Gazetesi: Son olarak Görme engelli bir kişi olarak insanlara mesajınız nedir?
Furkan Uğur Eşitti: Benim buradan insanlara tavsiyem seviyorsanız sevdanızın peşini bırakmayın. Ne olursa gidebildiğiniz yere kadar gidin. Kaf Dağının ardı diye bir şey yoktur. İkinci olarak da midenize zaman ayırdığınız kadar beyninize da zaman ayırın ve kitap okuyun. Ecdadımız dört kıtaya hâkim, Sultan oldu. Ama kılıçla kazandığı savaşlardan olmadı. Öyle olsa kıran derlerdi, başka şeyler derlerdi. Ama biz sultan diyoruz, çünkü gönüllere girerek sultan oldular, Edeple oldular. Bizde o edebi bulalım ve gönüllere girelim diyorum.
Röportajın tamamını gazetemizin dördüncü sayfasından ve www.gebzegazetesi.com adresinden okuyabilirsiniz.
Evet, Furkan Bey’in de dediği gibi Kaf Dağının ardı diye bir şey yok. Bir şeyi istemek ve çalışmak yeterli oluyor. Furkan Bey bunun örneklerinden bir tanesi. Türkiye’de bu şekilde birçok örnek görmeniz mümkün. Önemli olan bedensel engelli olmak değil, zihinlerdeki engeli kaldırmaktır. Bugün zihinsel engelli insanlarımız var. Allah acil şifa eylesin. Gerçekten üzücü. Allah’ın en büyük nimeti akıl nimeti. Ancak aklı başında, bedeni yerinde nice kendisini bilgili gören, fikirden, zihinden ve insanlıktan engeli olan öyle kişiler var ki; hem kendilerine hem de çevrelerine eziyet veriyorlar. Hayatlarını hep kötülük üzerine kurgulayıp, düşmanlık üzerine planlar yapıyorlar. Bu insanlara sadece acımak gerekiyor.
İSMAİL ÇALIM’IN ARDINDAN
Hayat gerçekten fani. Dün bir değerli dostu daha ebediyete uğurladık. Gebze eşrafından, gönül insanı, kültür adamı, vefalı dost ve en önemlisi adam gibi adam İsmail Çalım ağabeyi ebediyete yolcu ettik. Gebze’de ilim ve fikir hayatına önemli katkılar yapmış, hayatını mücadeleye adamış bir vefa insanı olan İsmail Çalım’a Allah’tan rahmet, kederli ailesine baş sağlığı diliyorum.