Çanakkale 2015 diye bir projeden haberiniz var mı? Sayın Çanakkale Valisi ‘1915 Ruhu’ nu, 100 yıl sonra üretmek için Avustralya’ya kadar gitti. Biga İİBF’de öğrenciye bile anlattı.

1919 Ulusal Kurtuluş Savaşı, yani ‘Bağımsızlık Ruhu’ ile yetiştirilmiş bir Çanakkaleli olarak, farklı noktalarda olduğumuz açık.

Kastamonulu ozanın “gençliğim eyvah!” diye tarihe çaktığı, Alman general Sanders’in emrine sokulan körpecik bedenlerin, emperyalist paylaşım savaşına kurban edildikleri tarihten bugüne nasıl bir ruh taşınır?

İtilaf devletleri ruhu mu, yoksa ittifak devletleri ruhu mu?

Belki de sömürge ruhudur, çaresiz Çanakkale’ye ölüme getirilen Anzak, Hint ve Araplardan oluşan...

1915 nasıl bir zaferse...

Ardından aheste aheste Çanakkale Boğazı’nı geçerek İstanbul’u işgal eden İngilizlere ve onlara teslim Vahdettin ruhu da olabilir tabii...

Bu nedenle ben almayayım, alana da Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak söyleyecek iki çift sözüm olsun.

Kurtuluş Savaşı’nı unutturmak isteyen Osmanlı özentilerinin önünde el etek öpmeyi, ulusuma ihanet sayıyorum. Bu da benim bedelini göze aldığım özgürlüğüm ve onu kullanıyorum.

Çanakkale, sömürgecilerin birbiriyle dünyayı paylaşmak için savaştırıldığı, bu paylaşımdan pay alması olanaksız halkların çocuklarının ölüme gönderildiği coğrafyadır. ABD, İngiliz, Fransız emperyalizmi kazandı, Alman emperyalizmi kaybetti öyle mi?

Yedirin ahaliye bakalım.

Savaş sonrası, neden yenilen Almanya toprakları paylaşılmadı da; İngiliz, Fransız, İtalyan, Yunan vs. özellikle Osmanlı coğrafyasını paylaştı acaba? Türk Ulusu, Ankara ve çevresinde bir küçük adaya nasıl sıkıştırıldı dersiniz?

1915 Ruhu ha?... Tuz ruhu gibi...

Yakıcı, kahredici...

‘Emperyalizme Karşı Savaş Ruhu’ nu beslemesi gereken Gelibolu Yarımadası Kan Gölü, -en iyimser- sömürge halkları kardeşliği için ders kabul edilmeli.

Dünya, ekonomi, kültür vs. öylesine değişti, tek kutuplu küresel düzen insanlığı öylesine biçimlendirdi ki...

Kentsoylu işçi sınıfını üretti, işçi sınıfı bürokrat ve profesyonelleri, onlar da güçlüye biadçı seçmen işsizleri...

Ne Adam Smith, ne Karl Marx ve ne de Keynes yaşanacak dünya üretemedi.

Uluslaşma sürecini kaçırmış halklar; feodalizmin, bağnaz dinciliğin, sol komünizmin, akıldan çok duyguya dayanan hastalıklarına teslim oldular.

Çin nereden çıktıysa..? Afrika nasıl dünyanın yeni gözdesi görünüyorsa...

ABD’de bir siyahi Başkan, binlerce yıllık uygarlığın adresi İran nasıl Ayettullahlara teslim ise...

Türkiye’de nasıl gazetecilik yaptığın için hücrede, eli kanlı terörist olduğunda özel adada ağırlanıyorsan...

İngiliz nezaretinde Norveç’te oturup devlet adına pazarlıklar ediliyorsa...

Her şeyi tepeden tırnağa, sil baştan değerlendirmek zorundayız!

Ben kendi payıma bunu yapıyorum.

Sermaye küreselleştiğine göre, insanlık da küreselleşmeli. Zaman da, mekan da, her şey ama her şey...

Sınırlar, etnik veya dinsel kimlikler, diller, bayraklar, marşlar...

İnsanlık adına tarihe terkedilmeli!

Dünya İnsanı’na hazırlanmalı.

İlle de bir ruh aranıyorsa...

Örneğin 2115 yılı için...

En iyisi “Nane Ruhu” dur!

Baş ağrısına iyi gelir.





banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981