Ramazan ayı başladı. Bu olağanüstü sıcak günlerde, hem çalışan ve hem de orucunu tutanlara Allah dayanma gücü versin. Ramazanda gündüz uyuyup gece yaşayan ve inancının gereğini yaptığı için çevreye afra tafra saçanlara da Allah akıl fikir versin.

Türkiye’nin anamuhalefet partisi CHP, temasını”Demokrasi ve Değişim” koyduğu 34. Olağan Kurultay’ını yaptı. Kurultayın tek Biga delegesi CHP Biga İlçe Başkanı İsmail Işık, şaka yollu ricamızı Kurultay’a iletmiş olmalı, ikinci adamlığa Adnan Keskin getirildi. (Parti Meclisi seçimlerinde en yüksek oyu alması anlamında)

Baykal’ın ikinci adamıyken parti bozguna uğramıştı ama “adam gibi adam” lar anlaşılabilse, zaten Türkiye de gururla yaşanabilir ülke olurdu.

İtiraf edeyim, CHP’de önümüzdeki yerel seçimlerde, İstanbul dışında bir seçim başarısı öngörmüyorum. Kılıçdaroğlu da beklemiyor olmalı ki, kurultay konuşmasında yerel seçimler neredeyse gündem bile değildi.

Eğri oturup doğru konuşalım. AKP’li belediye yönetimleri bu dönemi çok iyi değerlendirdi. Ankara’dan her türlü engeli yaşayan CHP’li belediye yönetimleri bile iyi değerlendirdi.

Özetle, mevcut belediye yönetimlerinin büyük çoğunluğu, yerel seçimlerde rakiplerine göre daha şanslı durumdalar.

Ülke koşulları hariç tabii...

Yerel seçimlerin sonuçlarını her zaman yerel koşullar belirlemiyor. Türkiye siyasetinde sürpriz  bir rüzgar, yerel seçimlerde ibreyi tam aksi yöne çevirebiliyor. Nice başarılı belediye başkanı böylesi bir genel rüzgardan seçim kaybetmiş, nice başarısız da koltuğunu kurtarmıştır bu ülkede.

Hukuk güven yitirdi, demokrasi özlemi hızla artıyor, resmi rakamlar “ekonomi iyi gidiyor” dedikçe, bu iyiliği görmek bir yana aile ekonomisi sürekli kötüye giden insanların damarına basılıyor. Genelde rüzgar çıkması olası ve hatta fırtına bile kopabilir, ben şaşırmam.

Seçim dediğin de, çoğunlukla tepki oylarıyla kazanılıp kaybedilen şeydir.

İzleyip göreceğiz ama bugün için ortamı değerlendirmenin de yararlı olduğunu düşünüyor, anamuhalefet CHP’nin yerel seçim hazırlığını son dakikaya bıraktığını görüyorum.

Bugün muhalefette olan CHP’li yerel yönetim adayları, Ankara’da esebilecek rüzgara veya değiştiğini tahmin ettiğim İstanbul’daki havaya güvenerek, kendilerini kandırmasınlar. İstanbul Belediyesi CHP’li olabilir, ama Anadolu’da yüzlerce kasabada değişim “armut piş ağzıma düş” ile olmaz.

Burada bir noktaya da değinmeliyim.

Anadolu’da yerel siyaset aslında ideoloji, yani bilimsel düşünce temelinde yapılmıyor. Kendisini muhafazakar diye tanımlayan siyasetçilerin liberal, sosyal demokrat diye tanıtanların muhafazakar ve hatta faşizm koktuğuna örnekler hiç de az değil. Bu savımın en temel dayanağı da “kim en çok oy getirecekse o listede” yaklaşımıdır.

Anadolu’da belediye meclisleri ve il genel meclisleri koltuklarının bu varsayım temelinde doldurulduğunu bilmeyen var mı? Seçiliyorlar, sonrası yazık! Tüm yük ya belediye başkanı üzerine kalıyor ya da hasbelkader listeye konmuş bir, iki nitelikli insana.

Ciddi, inandırıcı ve herkesi kucaklayabilecek yerel yönetim programları üretemeyen partiler, işi “suya sabuna dokunmaz, sevimli aday” ile çözmeye öyle alışmış ki... Seçmen de hatır, gönül, yakınlık ve küçük çıkarlarına göre seçiyor. Seçimin gündemi kişi tartışmalarıyla geçiyor. Böyle bir ortam; yerel demokrasi ve kaliteli yerel yönetim nasıl üretsin?
















banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981