Eylül ayı demek kültür sanat sezonunun yeniden start aldığı ay demek. Mesela sinemada ciddi bir vizyonla karşı karşıyayız. Yaz kuraklığı sonrası filmler, konserler ve etkinlikler yeniden bizlerle buluşmayı sürdürüyor. Sonbahar ile birlikte artan sezon çeşitliliği meraklılarına oldukça iyi gelecek.
**
İşin bir de televizyon boyutu var tabi. Ciddi şekilde televizyon izleyen ve neredeyse zamanımızın çoğunluğunu ekran karşısında geçiren bir toplumuz. Haber ya da tartışma programları falan değil deli gibi televizyon dizisi tüketiyor tüm vücudumuzu onlarla dolduruyoruz. 
**
Senaristler, ekran yapımcıları ve yönetmenler dizi iştahımızı bildikleri için bizlere bol porsiyonlu, acı senaryolu diziler göndermekte. Türk dilinden uzak, bizlere yabancı senaryolar üzerine kurulu bu yapımlar, aslında ne uzayan ne de kısalan halleriyle evlerimize konuk oluyor. 
**
Zengin kız fakir oğlan ya da tam tersi senaryolarıyla büyük şahane villalarıyla, son model kırmızı arabalarıyla aslında birkaç hikayeye sıkıştırdıkları halleriyle bölüm üzerine bölüm çeken yerli diziler, ilk bölümden son ana kadar tekrar üzerine tekrar yapıyor.
**
Eski yıllarda izlediğimiz, gerçekten bizden olan senaryoların tam tersine artık ne dostluktan ne de gerçek hayattan bihaber olan yapımlar zaten tutmadıkça reyting kurbanı olup ekrana veda ederken yerine yeni esmer erkekler ve yeni sarışın kızlar bularak bir başka şekilde karşımıza çıkıyor. 
**
Bizde bu acıya meyilli kavuşamama semptomları oldukça, üstelik ülkede ne olup bitiyor merakı yerine acılı aşklara heves ettikçe, dizilerin biri başlar diğeri sona erer. Olan onca bölüm kavga edip, kaza geçiren, kavuşamayan, sonunda ölüm döşeğinde bir araya gelen!! eski sevgililere olur, o nedenle ülke olarak bir porsiyon acılı yerli dizi alalım biz!! 
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981