Gerçi Suriye konusu da küresel ekonomik krizle doğrudan bağlantılı. Kapitalizm aşamadığı krizleri her zaman savaşla çözer. Silah endüstrisi ellerini ovuşturur, yan sektörler şenlenir. Yeni bir paylaşım olur. Afganistan, Irak Savaşı, Arap Baharı ve son olarak Suriye'ye hep bu gözlükle bakmalıyız.
Suriye konusunda tehlikeli bir gidişat var. Çin, Rusya ve İran doğrudan ve fiilen taraflar. Ve bu konudaki tavırlarının daha da güçleneceği belirtiliyor. Bu da bölgede ve dünyada birçok dengenin değişmesine yol açabilir. İşin sonunun Üçüncü Dünya Savaşı'na kadar gideceğini iddia edenler var.
Suriye düşerse sıra İran'a gelecek. Hatta daha sonra Rusya'ya ve Putin'e… Dünyanın petrolünün bu ülkelerden ve bu bölgeden karşılandığını da unutmayalım. Arap Baharı denilen şey ABD'nin emperyalist, planlarından başka bir şey değildir. Bakın yine eski yalanlar ısıtılmaya başlandı. Kimyasal silah… Aynısını Irak'ta da yapmışlardı. İşgal ettiler, koca Irak'ta bir zerre kimyasal bulamadılar. Baktılar, Esad'ı öyle kolay deviremediler şimdi aynı tiyatroyu oynuyorlar.
Neyse geçelim. Konunun uzmanları zaten bol bol konuşuyor.
Ben de diyorum ki, küresel ekonomiyi tehdit eden tek unsur artık Euro krizi değil. Çin ekonomisinde yavaşlama ve ABD'de mali uçurum denilen vergi istisnalarının kaldırılması nedeniyle şirketlerin yatırım planlarını askıya alması şimdiye dek yaşanmamış şiddette bir ekonomik buhrana neden olabilir.
Avrupa'nın bu yıl resmen depresyona girmesi bekleniyor. IMF'nin geçen ay güncellenen Dünyanın Ekonomik Görünümü raporunda Euro Bölgesi'nin 2012 yılında yüzde 0,3 küçüleceği öngörülüyor.
Ayrıca Çin'in her çeyrek yılda gerileyen ekonomik büyüme performansı daha da kötüleşirse işler iyice sarpa saracak. Çünkü küresel ekonomiyi şimdiye dek Çin'in bu hızlı büyümesi kurtarıyordu. Bir de bunlara ek olarak ABD'de 2013 başında şirketlere ve varlıklı kesime önemli vergi istisnalarının kaldırılmasına nedeniyle yatırım planlarının askıya alınması olarak özetlenebilecek mali uçurum sorunu, reel ekonomiyi etkilerse küresel büyümenin tahminlerin ötesinde küçüleceği vurgulanıyor.
Ekonomistler arasında da sürekli ve şiddetli yeni bir depresyonun kaygısı iyiden iyiye hissedilmeye başlandı. Özellikle mevcut ekonomik kriz başladığından bu yana gelişmiş ülkelerin para politikaları borsalarda ve ekonomistler arasında ekonomik buhran korkusunun baş nedenini oluşturuyor.
"The New Depression" (Yeni Buhran) adlı kitabın yazarı Richard Duncan, talihsiz bir dönem yaşamakta olduğumuzu belirterek, "Eğer kredi balonu patlarsa, ekonomik buhran o kadar şiddetli olur ki uygarlığımızın bunu kaldırabileceğini sanmıyorum" diyor.
Bay Kahin lakaplı Nouriel Roubini ise malum; "2013'te mükemmel fırtına geliyor" diyor. Roubini olumsuzlukları şöyle sıralıyor. Euro Bölgesi krizi hızlanacak, ABD'de vergi artışları ve harcama kesintileri ülkeyi resesyona götürecek, Çin ekonomisinde zayıf iniş olacak, gelişen piyasalar zayıflayacak ve belki de en kötüsü İran ile savaş çıkabilir.
Not: İlginç bir rapor açıklandı. Vergi cenneti olarak nitelenen deniz aşırı hesaplarda 139 ülkenin süper zenginlerinin 21 trilyon dolarının bulunduğu hesaplandı. Bu rakam ABD ve Japonya'nın toplam milli gelirine eşit. Türk zenginlerinin ise 158 milyar doları vergi cennetlerinde yatıyor. Bu 158 milyar dolar Türkiye'ye gelip yatırıma dönüşse 1 milyona yakın gence istihdam sağlanır. Bu parayla 29 Tüpraş, 43 Tofaş, 79 Erdemir büyüklüğünde fabrika kurmak mümkün.
Türkiye'nin döviz rezervleri 97 milyar dolardır. Bir kriz çıksa, Türkiye'nin kendini savunacağı para miktarı budur. Ama bundan çok daha fazlası yurtdışındadır. Oysa, bu parayla daha az vergi ödemek, daha çok iş; kısacası daha fazla refah mümkün.