Bizim kuşak, yani yaşı 50 civarında olanların ömrü darbelerle geçti. Tam darbe bitti, olmaz derken, darbelerin en haini ve en alçağı ile karşılaştık. 15 Temmuz hain darbe girişimini gördük ve yaşadık.
Tarih ders ve ibret almak için vardır. Geçmiş darbe olaylarından ciddi dersler çıkartılsaydı, ne 28 Şubat post modern darbesi nede 15 Temmuz hain darbe girişimi ile karşılaşırdık. Maalesef tarihten ders ve ibret almıyoruz.
15 Temmuz hain darbe girişiminin henüz ne olduğunu çözmeye çalışırken, önceki gün Türkiye’nin önemli gazetelerinden birisinin, “Karargah rahatsız” manşeti beni hem düşündürdü hem de bir kez daha korkuttu. Ve bu haberin 28 Şubat darbesinin sene-i devriyesine rastlaması da bence tesadüfü değil. Üzerinde düşünülmesi, durulması gerekilen bir husus. Bu yazıyı kaleme aldığım dakikalarda, yapılan bu haber hakkında soruşturma açıldığı bilgisini aldım. Bu soruşturma haber yayınlanır yayınlanmaz başlatılmalıydı. Artık yeter. Bizden sonraki nesil darbe konularından uzak bir hayat sürmeli, darbe sözü artık tarihe karışmalıdır.
Darbelerle geçen bir kuşağın ferdi olduğumu yazmıştım. Anam, “Oğlum sen Menderes devrildiği ve idam edildiği zaman dünyaya geldin” diyor. Daha sonra ne darbeler, ne ihtilaller, ne muhtıralar gördük. 57 yıllık ömrümüze nerede ise 7-8 darbe ve darbe girişimi, e muhtıra ve askeri müdahale görmüş yaşamış bir neslin temsilcisi olarak fikir üretmeye, belgesel çekmeye devam ediyorum.
28 Şubat darbesinin mağduru merhum Erbakan’ın vefat yıldönümünde başta CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ve diğer partilerin temsilcileri Erbakan hocayı hayatında alaşağı edip küçük düşüren gazetecilerin ve siyasetçilerin günah çıkartırcasına yazdığı yazı ve konuşmalar gerçekten çok önemli. Biz maalesef değerlerime sahip çıkmıyoruz. Yok olup gittikten sonra ah, vah ediyoruz. Fakat hiçbir şey değişmiyor.
28 Şubat post modern darbesiyle ilgili merhum Erbakan ile uzun bir söyleşi yapıp, belgesel çekimi gerçekleştirmiştik. Bu konuda Erbakan Hoca ile yapılan birkaç belgeselden birisidir. Merhum Erbakan bizzat kendisi 28 Şubat sürecini anlatıyordu. Çektiğimiz belgesel halen youtube’da yayınlanmakta. Yaptığımız bu söyleşiyi bir yazı dizisi halinde bu köşeden sizlerle paylaşmak istiyorum.
ERBAKAN’LA TARİHİ 28 ŞUBAT SÖYLEŞİSİ
Tarihin canlı tanığı olarak, Sayın Erbakan’dan 28 Şubat süreci, yaşananlar ve olayların perde arkasını anlatmasını istiyoruz? Soruma tek tek cevap verirken, şu gizli belgeyi getirin diye yardımcılarına talimat verdi. Şeffaf poşet içerisinde “ABD Dişişleri Bakanlığı’nın, ABD’nin Ankara büyük elçiliğine gönderdiği” yazıyı okumamız için bana vererek şunları söylüyordu;
…”28 Şubat tam anlamı ile bir ABD operasyonu, biz iktidara gelip Türkiye’yi ABD güdümünden kurtarıp dünya ülkesi yapma çalışmalarımızdan, ABD çok rahatsız oldu. Ekim 1996 tarihinde ABD devlet başkanı adına ABD Dışişleri bakanlığı ABD Ankara büyük elçiliğine ‘GİZLİ‘ başlığı altında gönderdiği yazı da Erbakan’ın Başbakanlıktan indirilmesi için her türlü eylem ve çalışmanın yapılması isteniyor. Ünlü 28 Şubat Milli güvenlik kurulunda görüşülen bildiri maddeleri ABD tarafından dikte edildiğini daha sonar ele geçirdiğimiz bu gizli ABD belgesinden anladık dedi.”
Bu belgeyi yeni ele geçirdiklerini söyleyen Erbakan hiç bir şey gizli kalmıyor. 28 Şubat 1997’deki ünlü milli güvenlik kurulundaki maddelerin tümü ABD gizli belgesinde de var. Türkiye’ye yazık oldu. Türkiye çok zaman kaybetti.” Diye konuştu.
ABD’NİN GİZLİ BELGESİNDE NELER VAR?
1. Departmanımız, Türk hükümetinin milli eğilimlerinden ve Başbakan Erbakan’ın ideolojisinden ilham alarak dış politikayı Batı’dan ayırıp Arap ve Müslüman dünyasına doğru yeniden yönlendirmesinden dolayı derin endişe içerisindedir. Kanaatimizce Türkiye’nin İran, Irak, Libya, Nijerya ve sudan ile bağlarının kuvvetlendirmek konusunda ki mevcut tutumu, bizim milli menfaatlerimize aykırıdır(düşmancadır).
2. Doğru Yol Partisi, Erbakan’ın radikal İslami söylemlerini (taahhütlerini) ılımlaştırmada başarılı olamadığına göre,28 Şubat belgesi kendisinin Refah partisi ile koalisyonu verimsiz görünmektedir. Biz inanıyoruz ki, Tansu Çiller’in koalisyondan çekilmesi Erbakan’ı düşürür ve ülkeyi erken genel seçimlere götürür. Sonuç kesin olmamakla birlikte, Refah Partisi büyük bir ihtimalle seçimlerden eskisinden daha güçlü çıkacaktır.
3. Türkiye, Birleşik devletlerin anahtar stratejik ortağı kalmak mecburiyetindedir ve onun bu pozisyonunun gerçekleştirip, sürdürmede ki başarınız bizim milli menfaatlerimiz doğrudan etkileyecektir. Türk askeriyesi, bu sonucu elde etmeye doğru daha büyük bir çaba sarf etmesi için harekete geçmeye zorlanmalıdır. Bu konuda ki aksiyon planlarınızı ve yorumlarınızı bekliyoruz. Yazının devamını yarın bu köşeden okuyabilirsiniz.