Destek mesajları bir yana, kimi okuyucu yorumlarını üzülerek okuduk.
Haberleri okumadan yapılan koşullanmış yorumlar kadar, siyasi partilerin genç temsilcilerinin yaptığı partizan yorumlara... Yok yoktu. Küçük bir kesim tarafından yalan habercilikle bile suçlandık.
‘Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır’ sözlerini, Başbakan Erdoğan’dan sık sık duyuyoruz. Gördüklerimizi yazmasaydık, gazetecilik yapmış olamazdık. Bir nevi vicdan meselesi, ahlak meselesi.
Ayrıca gazetelerin Cumhuriyet Savcısı tarafından incelendiğini bilmek gerekir. Biga küçük, haberlerimize konu insanlarla mutlaka karşılaşıyor ve konuşuyoruz. Yazdıklarımız belge niteliği taşıyor. Yalan yazmak imkansız ve ihtiyacımız da yok. Kimsenin rakibi değiliz ki?
Bir de taraflı yorumlarıyla, gazeteciliğimizi taraflı olmakla suçlayanlar vardı. Gazetecilikte 'tarafsızlık' diye bir ilke yoktur. Kaldı ki, 'tarafsızlık' da bir taraf alma yoludur. Gazetecilikte 'özgür, bağımsız ve dürüst habercilik' ilkeleri vardır.
Bir ülkenin Başbakanı, kendi ülkesinde halkı ile buluşacak diye bir gün önceden bu kadar güvenlik önlemi alınıyor ve insanlar işyerlerine girmekte zorlanıyorsa, hatta gazetecilere GBT yapmaya kadar gidiyorsa iş, tepki göstermek gerekir.
Kimi okuyuculardaki ‘Başbakan eleştirilemez’ tavrı ise hayli kaygı verici. Bizim oylarımızla seçilenler, bizden farksızdır. Herhangi bir parti yandaşlığı gerekmez bu haberleri yapmak için. Yalnızca gazeteci olmak yeterli.
Maalesef anamuhalefet partisi CHP’nin geç kalmış tepkisi, muhalefet partisi MHP’nin ve sivil toplum kuruluşlarının sessizliği de şaşırtıcıydı. Mağdur olan onların üyeleri...
Hala ne için tutuklandığını bilmediğimiz eğitimci Emin Ali Mollaoğlu için çıt çıkmadı. BİSİAD-Biga Sanayici ve İşadamları Derneği’nin, AKP Genel Merkezi’ne yapılan bombalı saldırı nedeniyle yayınladığı destek mesajı ise ümit ederim duyarlılık konusunda bir açılım olur.
Sözün özü, siyasetçinin ve sivil toplumcunun has’ı; demokrasilerde güçlü kadar zayıfı da akla getirir, onun da yanında olur.