İlk anda hiç düşünemedim. Ağustos sıcağında kömür çuvallarını bizim sokakta kapıların önünde görünce, “Erken başlamışlar” dedim kendime... Sonradan uyandım; “Bunlar 12 Eylül referandumu için... Sadaka ekonomisi yine devrede...”
Allah’tan referandum Ramazan’a denk geldi... Çok iyi yararlanıyorlar. “Evet” oyu için erzak paketi, kömür çuvalları yağıyor. Kapı, kapı dolaşıyorlar. Kimden oy gelecek biliyorlar ve “yardım” hemen geliyor. Kirli politika burada da devrede.
Geçen yazıda, “Niçin Çalık, Tamince, İpek, Gür, Kamer, Sancak, Kiler, Albayrak, Topbaş aileleri çok vergi ödeyenler listesinde bulunmazlar?” diye sormuştum...
Bir arkadaşım e-mail’le uyardı: “Senin gıda bankacılığından haberin yok galiba” diye... Gerçekten yoktu.
Meğerse, vergi yasasında 2004 yılında yapılan bir değişiklikle Deniz Feneri gibi gıda bankacılığı yapabilen derneklere (sayıları 20 adet) bağış yapanlar vergiden yüzde 100 muaf oluyormuş. Yani vergi ödemiyorlar. İstanbul Muhasebeciler Odası (İSMMMO) gıda bankacılığı sisteminin 2009 yılına kadar 4.5 milyon liralık bir bağış toplamını yönlendirdiğini hesaplamış.
Nasıl sistem ama? Milyonlarca liralık bağış yapıyordur, yeni muhafazakar burjuvazi bu derneklere... Onlar da “Evet oyu vereceksin”, “Mührü ampule basacaksın” diye söz alarak yoksul halka erzak, yakacak veriyordur. Alan razı, veren razı... Sadaka ekonomisi sistemi yürüyor...
İnternette araştırdım. Gazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Deniz Büyükkılıç, konuyla ilgili çok çarpıcı bir yazı yazmış. Ondan alıntı yapıyorum, çünkü o kadar net bir şekilde kaleme alınmış ki, benim gıda bankacılığı işini yeniden yazmama gerek yok.
“Bunlar vergi vermemek için Vergi Kanunu’na özel madde eklediler.
AKP Hükümeti 2.1.2004 ve 31.12 2004 tarihlerinde Vergi Usul Kanunu’na 40/10 maddesini ekledi. Bu maddeye göre, gelir veya kurumlar vergisi mükellefi isterse vergisini devlete vermez.
Ya nereye verir?
Bünyesinde gıda bankacılığı bulunan derneklere verir.
İçişleri Bakanlığınca bünyelerinde gıda bankacılığı kurma izni verilen tarikat bağlantılı dernekler şunlar:
-Deniz Feneri Derneği
-Kimse Yok mu Derneği
-Kepez Deniz Yıldızı Sosyal Yardımlaşma Derneği...
Bu dernekler, örneğin 100 milyon lira vergi borcu olan şirkete gidip diyorlar ki:
“Arkadaş, bizim derneğe 50 milyon bağış yap, Biz de sana 100 milyon liralık kömür, erzak, temizlik maddesi gibi fatura verelim. Bu faturayı götür maliyeye ver, vergi borcunu kapatmış olursun. Yanına kalan 50 milyon senin karın olacak. Bana verdiğin 50 milyon lira ile de malzeme alıp valiliklere, kaymakamlıklara vereceğim. Onlar da ihtiyaç sahiplerine dağıtacaklar. Bu da senin zekatın olacak.
Böylece bu kafir devlete vergi vermeyeceksin, hem de sevap işleyip Cennet’e gideceksin. Hem de AKP için hayır dua alınmasına vesile olacaksın.”
İşte böyleyken böyle. Ama, bir vergi mükellefi örneğin bir okul veya hastane yaptırırsa, yaptığı harcamanın sadece 5 milyon lirasını vergiden düşebiliyor.
Mehmetçik Vakfı’na, eğitim kurumlarına, Çocuk Esirgeme Kurumu’na, Kızılay’a yaptığı yardımın en fazla 5 milyon lirasını vergiden düşebiliyor. Ama bu derneklere yardım yaparsa, yaptığı yardımın tamamını vergiden düşüyor.
İşte bu ülkenin rejimi, ödenmeyen vergi paraları ile böyle değiştirilmeye çalışılıyor.”