Cennet vatan Anadolu da aynı anda dört mevsim yaşanır. Anadolu’yu sevmek, ata dede memleketlerine gidip, ecdat kabirlerini ziyaret ederek Sıla-ı Rahim Kültürünü yaşatmak dini ve milli bir görev.

Sevmek tanımakla başlar. Tanımak sevmektir, Sevgi her şeyin başıdır. Vatan sevgisi imandan gelir. Güzel vatan Anadolu’yu sevmek için her fırsatta ülkemizi gezip, insanımızı tanımalıyız. Kendimize bir iyilik yapıp, çocukluk yıllarımızı yaşamalıyız.

Biz Devri Alem Belgesel programı www.devrialem.tv

 ve İlim Kültür ve Tarih Araştırmaları Merkezi www.iktav.com

 olarak Göbekli tepe ile tarihin sıfır noktası kabul edilen Binlerce yıllık geçmişi olan Anadolu’yu araştırıp belgeselleştirmeye devam ediyoruz.

Sıla-ı Rahim için gittiğim Giresun’da 19 Nisan 2019 günü bir saat ara ile Giresun’da Kış ve baharı yaşadım. Espiye Fındık bahçelerinde baharın ihtişamını, yaylalarda kışın güzelliğini yaşayıp, belgesel hale getirdik. Tarihe not düşüp, zamana noterlik yaptık. Bir çok TV kanalında yayınlanan Devri Alem Belgesel program arşivine Giresun’da Kış Bahar Belgeselini kazandırdık.

GİRESUN’A KÜLTÜR YOLCULĞU

Dünyanın dört bir tarafını gezerken doğduğumuz, çocukluk yıllarımızı geçirdiğimiz ata ve dede memleketine vefasızlık olur mu? Yine yol gözüktü. Rusya’dan ayağımızın tozu silinmeden bu kez Karadeniz yollarına düşüyoruz.

Çocukluk yıllarımızı geçirdiğimiz yerlere gitmeli, ata ve dede memleketlerini unutmamalıyız. Dinimizde Sıla-i  Rahim kültürü önemli yer tutmakta. Mutlaka yılda bir kez ata ve dede memleketlerini ziyaret etmeliyiz. Çocukluk yıllarımızı geçirdiğimiz yerleri, dede mezarlarını, çocuklarımızı ve torunlarımızla ziyaret etmeliyiz. Ben Doğu Karadeniz’de Devri Alem kameralarıyla belgesel çekerken sizleri çocukluk yıllarımı geçirdiğim Giresun’a götürmek istiyorum.

KÜLTÜR, TARİH VE  TURİZM’DE MARKA ŞEHİR  GİRESUN…

Dalları filizlerle bezeli yaşlı bir  Osmanlı çınarıyım…. Her gün yeniden doğuyorum… Geçmişim tüm  kültürleri  kucaklar…Adım ne olursa olsun   binlerce yıllık  kültür ve medeniyeti’ nin birikimiyim. Ben  karadeniz bölgesi’ nin Kültür  tarih ve tabiat,  ile  Fındık ve kirazın başkenti, Marka şehir  Giresun’um..

Bin yılları, beş bin yılları devire devire bu güne gelmiş bir medeniyetler beşiği  Adım başı tarih. Adım başı geçmişten izler taşıyor. Adım başı doğal güzellik yurdu burası. Adım başı kültür  ve tarih . Heran yeniden keşfedilmeye hazır. Duyulmamış sözleri, tam olarak yazılamamış  tarihi, hakkı ile  anlaşılamamış  hak aşığı gönül sultanları .. dinlenememiş  halk ozanları, hikayeleri destanları masallarıyla bitmez tükenmez bir  bölge Giresun..

Boy boy tepeler, göz alabildiğine yeşil bağ ve bahçeler… burası Türkiye’nin en önemli   kültür ve turizm  bölgelerinden birisi.. Devr-i Alem ile  Giresun’un kültür ve medeniyet tarihine yolculuk başlıyor.

 DOĞU KARADENZİN MERKEZİ GİRESUN

Giresun, Karadeniz Bölgesinin doğu kesiminde yer alan önemli bir liman şehrimiz. Doğudan Trabzon-Gümüşhane, batıdan Ordu-Sivas, güneyden Sivas-Erzincan illeri, kuzeyden de Karadeniz ile çevrili şirin bir ilimiz.

Giresun, Karadeniz’in tek adasının karşısında, denize doğru uzanan bir yarımadanın üzerinde kurulmuş. Eski adı Kerasus. Kerasus zaman içinde Giresun’a dönüşmüş. Kerasus adının bölgede bol yetişen Kiraz’dan geldiği rivayet edilir. Bir başka kaynağa göre bu isim yarımadanın denize doğru bir boynuz gibi uzanması dolayısı ile ” Boynuz” anlamına gelen Kerastan üretilmiş.

Geçmişi çok eskilere dayanan Giresun’un tarihi Hititler dönemine  kadar uzanıyor.Şehir, Hititler döneminde kurulmuş Aziz ülkesinin sınırları içindeydi. Kiresus adlı bir yerleşim yerinin veya kalenin, M.Ö 670’lerde Karadeniz bölgesinde Koloniler kurmaya başlayan Miletoslular tarafından kurulduğu ileri sürülür. M.Ö 183 yılında Pontos kralı I. Farnekes tarafından bugünkü yerinde kurulduğu söylenir. Giresun, Pontusluların ardından M.Ö 64’de Pompeius tarafından zapt edilmiş. şehir, Romalıların idaresinde Bizans’ın denetimine girmiş. 1071 yılından sonra hızlanan Türk fetihleri esnasında Keresus’un Selçukluların hakimiyetine girdiğine dair herhangi bir bilgi yok. Ancak, Haçlıların İstanbul’u işgalinden sonra Trabzon’da kurulan Rum İmparatorluğu sınırları içinde kalan Kaleye yönelik Türk akınları sürmüş. 1300 yıllarında Çepni Türkleri tarafından kalenin zapt edildiği tahmin ediliyor. Giresun’u fetheden ilk Türk fatihinin adı Kuşdoğan Bey’dir. Kelkit Vadisinden gelip Harşit Irmağı boylarına yerleşen Çepniler 1300 yılında sahile kadar gelmişler. 1368 Temmuzunda Osmanlı  akıncılar bölgeye akınlar düzenledi.Kerasus bir süre sonra  bölgedeki Türkmenler tarafından zapt edilmiş. Hacı Emir Bey’in oğlu Süleyman Bey 1397 ilkbaharında  Giresun’u kuşatıp aldı. Süleyman bey, Kadı Burhanettin’e gönderdiği fetihnamede İslam devletinin başından bu zamana kadar Giresun’a hiç bir müslümanın eli erişmemiş ve hiç kimse onu açamamıştır” diyerek başarısının çok mühim olduğunu ifade ediyordu.Pontus Rum iparatorundan bile vergi alan  Giresun Fatihi Süleyman Bey’in ne zaman  vefat ettiği,  Giresun’un hangi tarihte tekrar Trabzon Rum İmparatorluğu’nun eline geçtiği hakkında  bilgi  yok..

 

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981