Her şeyi bizim için yapıyorlar. Yanlış anlamayın hizmet aşkı bu... Taksim Gezi Parkı’na alışveriş merkezini de bunun için yapıyorlar, ağaçları katledip çevre yollarıyla birlikte üçüncü köprüyü de... Rant yaratıp yandaşlara dağıtmak mı?.. Asla...
Bir yandan da gençlerimizi, bizleri nasıl koruyorlar... Nasıl sağlığımızı düşünüyorlar, ölüp bitiyorum valla...
Diyorum ya hep bizi düşünüyorlar. Onun için içkiyi yasaklamaya çalışıyorlar... Üzerimize titriyorlar canım...
Bu arada maalesef, alkol tüketimi Türkiye’den on kat fazla olan ülkelerde ortalama yaşam süresi Türkiye’den çok fazla…O da ayrı…
Besbelli, yasak sınırı burada kalmayacak. Bu ilk adım; önümüzdeki dönemde yeni adımlar da atılacak. Şimdi bazı valiler, durumdan vazife çıkarıp, il sınırları içinde yasaklar uyduracaklar.
İranlı, “Önceden dışarıda içer, evde ibadet ederdik; şimdi evde içiyor, dışarıda ibadet ediyoruz” diye yakınıyormuş.
Pekiii...
‘’Kimsenin yediğine içtiğine karışmayız. Karışana da müsamaha göstermeyiz. İçeceksen yine alkollü içeceğini al evinde iç. Buna karşı değiliz...’’ sözlerine ne demeli...
Taksim Gezi Parkı... İstanbul’un en güzel parklarından biri... Kentin tam ortasında...
Bir gece yarısı duvarlar yıkıldı, buldozerler girdi... Ağaçlar kesildi... AVM yapılacak ya...
Kentine sahip çıkan, “Taksim bizim” diyerek ne pahasına olursa olsun muhafazakar kapitalizme rant yaratma kafasına karşı çıkan gençler Gezi Parkı’nda çadırlarda gecelemeye, buldozerlere direnmeye başladı.
Ancaaak...
Gruba polis tarafından şafak baskını düzenlendi. Sabah 5’te gerçekleşen müdahalelerde yüzlerce çevik kuvvet, sivil polis çadırlarda kalan eylemcilere saldırdı. Çadırları yakıp, biber gazlarıyla parkı dumana boğduktan sonra barikatlar kuran polisler buldozerlerin çalışmasını sağladılar.
Çünkü niye?
“Ne yaparsanız yapın kararımızı verdik, Gezi Parkı yıkılacak” dendi...
Bir de şu var: Üçüncü Köprü ve havalimanı nedeniyle 4 milyonun üzerinde ağaç kesilecek... İstanbul’un havası, suyu, ciğerleri zedelenecek.
Türkiye, gittikçe vahşi bir yer haline geliyor. AVM’ler için ağaçlar kesiliyor, köprüler için ormanlar yok ediliyor, barajlar için kentler, kasabalar sular altında kalıyor.
Yahu, ne kötü bir dünyada yaşıyoruz…
Yalan, dolan, haksızlık, hortumlama, biber gazı, cop, dozer, doğa katliamı...