Hayatın hengâmesinde koşuşturup duran insanoğlu yani biz ! çoğu zaman en yakınımızdaki değerlerden bile habersiziz . Bir değişiklik yapmaya ne dersiniz haydi Eskihisar ‘ a , yanı başımızdaki ünlü ressamın renkleriyle buluşmaya.

      Osman Hamdi Bey 30 Aralık 1842 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiş , İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin kurucusu , arkeolog ve ressamdır . Batı terbiyesiyle yetişmiş olmasına rağmen içinde bulunduğu kültürden uzaklaşmadan bunu resimlerine yansıtabilmiş , hem arkeolojik çalışmaları hem de Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında kuruluşuna önderlik ettiği ilk Türk Müzesi’yle tarihimize geçmiştir.

Ailesine gelince ; babası Osmanlı İmparatorluğu zamanında Sakız Adası’nda çıkan bir isyanda esir alınıp İstanbul’a getirilen İbrahim Edhem Bey ‘ dir . Köle olarak Kaptan-ı Derya Hüsrev Paşa’ya satılmış daha sonra Avrupa ‘ ya eğitime gönderilmiş  ülkeye döndüğündeyse Sadrazamlığa kadar yükselmiş bir kişidir.

     Osman Hamdi Bey eğitimli bir aileden gelmektedir . İlköğrenimini Beşiktaş’ta bir okulda aldıktan sonra 1856 yılında Mekteb-i Maarif-i Adliye’ye devam etmiş 1857 de ise hukuk eğitimi için babası tarafından Paris’e gönderilmiş fakat bir süre sonra hukuk eğitimini yarım bırakarak çok sevdiği resme yönelip Paris Güzel Sanatlar Okulu ‘ nda eğitimine devam etme kararı almıştır . Burada geçirdiği uzun yıllar boyunca ünlü ressam Jean Leon Gerome ile tanışmış ve onun atölyesinde çalışmıştır .İlk evliliğini  Marie adlı genç bir kızla Paris’te gerçekleştiren Osman Hamdi Bey ‘ in bu evliliğinden iki kızı dünyaya gelmiştir . Paris ‘ te tam tamına 12 yılı geride bıraktıktan sonra 1869 yılında İstanbul’a dönüş yapan ressam , pek çok farklı görevlerde yer alırken  Osmanlı Devleti adına gittiği Viyana ‘ da  ikinci evliliğini yapmış bu evlilikten de üç kız bir erkek dört çocuk sahibi olmuştur . Arkeolojik kazılardan tutun da müze müdürlükleri ve resim sergilerine  kadar sanatın , reformların merkezinde geçen bir ömür . Paris yıllarında eğitim aldığı hocaları Gerome ve Boulanger ‘ in etkisi onun tuvallerine yansımış ayrıca Türk resminde ilk kez figürlü kompozisyonu kullanmıştır . Eserlerinde oryantalizmin etkisi görülür . Oryantalizm ne midir ? Oryantalizm ; Doğu’yu araştıran kişilerin ve gözlemlerin şarkiyatçılık adı altında eserlere yansımasıdır fakat bu terim yıllar sonra amacından saptırılıp aşağılayıcı bir anlam yüklenmeye çalışıldığından kullanımı gündemden kaldırılmıştır . Oryantalizm’e yönelik eleştirilerin ilk sahibiyse Edward W. Said ‘ dir . Said  bu akımı şöyle tanımlamaktadır ; ‘’ Doğu’ya hakim olmak , onu yeniden kurmak ve onun amiri olmak için Batı ‘ nın bulduğu bir yoldur.‘’

Osman Hamdi Bey , devlet işlerinin yanı sıra hem arkeoloji hem de resim çalışmalarına hiç ara vermeden devam ederken yirminci yüzyılın son döneminde sanat ve kültür alanında da yenileşme ve batılılaşma akımının öncüsü olmuştur.

En ünlü eserleri ; Kaplumbağa Terbiyecisi , Arzuhalci , Kur’an Okuyan Hoca , Silah Taciri , Leylak Toplayan Kız , Şehzadebaşı Camisi Avlusunda Kadınlar , Feraceli Kadınlar , Mimozalı Kadın , Ab-ı Hayat Çeşmesi ve  Mihrap  adlı tablosudur.

Sanayi-i Nefise Mekteb-i Ali  yani bugünkü adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ‘ nin kurucusudur.

       Osman Hamdi Bey , 24 Şubat 1910 yılında İstanbul ‘ da hayata gözlerini yumarken ardında pek çok eser bırakmış ,  

Türk resminin ve müzeciliğinin bu kıymetli şahsiyeti vasiyeti üzerine Eskihisar ‘ da defnedilmiştir.

Ünlü ressamın hayattayken vaktini geçirdiği yeri daha yakından tanımak , fırçasının renklerine dokunmak ve tuvallerde geçmişe doğru bir yolculuğa çıkmak için haydi Eskihisar ‘ a.

                   

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981