Baba yadigari enflasyon, sen bizim herşeyimizdin!

Küresel güce inandık, seninle aramıza Çin Seddi kurdu. Biga’da bile görülen kıpır kıpır minik adamlardan...

Üretme zevki onlara, tüketme zevki de bize kaldı.

Köy kahvesinde tekaüt maaşıyla ithal süttozu demledik. “İş yapçek adam mı va..” dedik, sulu tarlayı çeltiğe, kuru tarlayı müebbed nadasa vurduk.

Bankalar krediyi hortumla uzattı, çiftçeker, laser... Avlu, modası geçen alet edevatla hurdacıya döndü.

Kasabada işler tıkırdı. 15 bine rafları doldurup, önüne cipi çektik. Bir milyoncuyu bir liracı eyleyip yazmazkasa başına geçtik. Müşteri de, mal da ayağımıza geldi. Pos makinesi diye bir mucize çıktı; senet-sepet yok, tahsilat garanti!

Göğü delen betonlarla koca koca kentler yapıp taşındık. Onlarca kanal televizyon, cep telefonu, internet... Dünya avucumuza düştü.

Satmışım anasını üretimin!...

“Üç çocuk!” dedi Halife; kadınımızı nohut oda bakla sofa apart ettik, manlar olarak. Mutlu oldular. Günboyu dizilerle düşler kurup, gece de fırt fırt doğurmak için...

Haliyle “Bir dirhem et bin ayıp örter” den, “Dukan Diyeti’ndeyim aşkım” a terfi ettik, çok şükür.

Şangay malı spor aletleri de cabası.

Zorunlu eğitimle çocukları dershanelere doldurduk, çıraklık işkencesi bitti. Her köşe başına fakülte, yüksek okul açtık, gençleri yerleşke tutuklusuna çevirdik.

ÖSYM’nin “Ö” sünü “öğrenci” den “ölçme” ye çevirip, mezunları KPSS ile kavun gibi koklayarak seçtik.

Kötü olmadı ama...

Takmayın! Küçülttükse üreten devleti küçülttük. Lojistik çağında insanat deposu gerekliydi çünkü...

Kreş ve anaokulunu da hallettik mi?

Ye, iç, yat, doğur!

Yaşlılara saygıyı unutmayalım. Suud kralı kota koydu diye Hac‘a gitmemek olmaz. Umre turları ile çözdük bu işi de. Her mahalleye bir cami, yetmedi cemevi, ayıp olur diye kilise, havra...

Yolda, geliyor Çakra!

Yeter ki üretime arsa kalmasın.

Dinlemeyin “Çalışmak ibadettir” diye haykıran münafıkları!

Kalkınalım diye ajanslarını kurduk, plazalarını inşa ettik, lüks araçlarla donatıp, beş yıldızlı otellerde ağırladık. Yurt dışında okumuş, dövizle askerlik yapmış vatansever gençlerimizin önüne bilgisayar koyduk. Yeter ki üretim olmasın!

E tabii... Hoşgeldin Enflasyon!

Biliyorum. Şimdi sana hortlak diyecekler, Canavar diyecekler... Dert etme!

Yurdumda ölümsüzleri unutmayan azınlık hep var ve olacak. Halkı ise mazur gör. Yanılmak alışkanlığıdır.

Bana inanmıyorsan, Marmaris Paşası’na sor. Yüzde 93 ile kabul ettirdiği anayasasının, 30 yıl sonra nasıl Ergenekon Anayasası olduğunu anlatsın. Sonra, yüzde 7'lik “Hayırcı” azınlıktan biri olan bana gel, 30 yıl sonra bana kimlerin “Darbeci” dediğini anlatayım. Ayrıca, “Acaba 12 Eylül‘ü ben mi yapmıştım, Anayasasını ben mi yazmıştım“ vehmimi paylaşayım. İlahi mi,  çözemedim ama kuşkusuz hokkabaz bir küresel güç var!
Matematik sevmez halkım rakamlara bakmıyor, biliyorum. Ben yine de yandaki tabloyu veriyorum.

Devlet İstatistik Enstitüsü enflasyonu severdi; büyürdük, kazanırdık ama yine ağlardık.

Adını Türkiye İstatistik Kurumu yaptık, enflasyon sepetini poşete çevirdik. İçinden kadın mantosunu kaldırıp, yerine loto kuponu koyduk mesela...

Lakin, üretici fiyatların 7 yılda yine de arttığını gizleyemedik.

Oysa tüketici fiyatlarını nasıl da düşük tuttuk. Sanırsın, üreten kar ediyor ama satanlar zararda... Fabrikada 10 lira, rafta 8 lira gibi.

Çinliler Biga sokaklarına kadar inince birden fark ettik. Meğer onlar üretiyor, biz tüketiyormuşuz.

TÜİK‘ten ricam, üretici fiyat artışlarını Çin‘de, tüketici fiyat artışlarını da Türkiye‘de araştırsın.

Kıssadan hisse diyesim o ki:

Ağalar, beyler şu uzun gecenin gecesi olsun da, ben “Sabah esen seher yeli” türküsü sevgimi koruyorum.

Girer m’ola şu beylerin düşüne

Türkmen kızı kef çekilmiş kaşına

Konaklar yaptırdım pınar başına

Ak sıvaklı konaklarım nic’oldu?



banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981