Ülkemizin huzurunu bozmak isteyen yerli ve yabancı işbirlikçiler, halkımızın sinir uçlarıyla oynamaktadırlar. Her bir olay halkı galeyana getirmek, isyana teşvik etmek için kullanılmaktadır. Gün geçmiyor ki sansasyonel bir olay olmasın.
Ruh hastaları her zemin ve zamanda vardır. Aile cinayetleri, eş katli, hayvanlara işkence veya tecavüz, çocuklara istismar ve cinayet. Böyle bir ahlaksızlığı yapan kişi, hangi partiden, ırktan, dinden, cemaatten, yöreden, STK’dan olursa olsun kabul edilemez.
Tacizi yapan suçludur. Onun içinde bulunduğu grubun suçu değildir. Grup değil, insanlık ve vicdan önde olmalıdır. O grup eğer böyle bir şey sezmişse, derhal gereğini yapmalıdır. Bu diğer ülkelerde de böyledir.
Avrupa’da kiliselerde olan rezaletlerle ilgili Vatikan’da 190 bin papaz ve dini görevliye, taciz ve tecavüze karşı şeffaflık ve ceza uygulamaları konuşuldu. Ahlaksızlık ve tecavüz her toplumda vardır. Her dinde de yasaklanmıştır.
Basın ve medyadan öğreniyoruz ki; ülkemizdeki tecavüzlerin çok önemli bir bölümü de doğu ve güneydoğuda dağa kaldırılan çocuklar üzerinde olmaktadır. Bir siyasi partinin uzantısı olan terör örgütünün tacizleri yok sayılamaz. Cinsel istismar, toplum vicdanında derin yaralar açan olaydır. Çocuğu cinsel istismar suçu 5237 sayılı kanunun 103. maddesinde düzenlenmiştir. Yeterli değildir.
İstismar, savcılık tarafından re’sen takip edilen şikâyete bağlı olmayan suçlardandır. İstismar sarkıntılık şeklinde ise, ebeveyn veya vasisinin şikayetini gerektirmektedir. Verilen hapis cezası paraya çevrilemez, hükmün açıklanması geriye bırakılamaz ve suç ertelenemez. Uzlaştırma olamaz. Tecavüz suçunda cinsel arzu ve tatmin amacına yönelik olma şartı aranmaz.
(devam edecek).....