KOÇ BAŞI (1)
Türkiye batıdan onunla sıkıştırılmak isteniyor. İsteniyor ne kelime bal gibi sıkıştırılıyor.
İstanbul nüfusuyla baş edemeyecek kadar sun’î, yapay bir devletciktir Yunanistan.
Batı’nın Türkiye’ye karşı kullandığı koçbaşıdır Yunanistan. Batı’lı tarafından batımızda kışkırtılıp durur Yunanistan.
Kurulduğu günden; hayır hayır kurdurulduğu günden beri, daima sürtünüp durur Türkiye’yi tahrik için. Türkiye’yi huzursuz etmek için.
Bu Yunanistan koca Ege’ye sığmamakta, Türkiye’yi batısından Ege’ye çıkamaz hâle getirmek için çabalayıp durmaktadır.
Kara sularını on iki mile çıkarmak için yırtınıp durur. Gâfil bir zamanımızı gözetler ve kollar.
O da yetmez! Hava sahası da dar gelir Yunanistan’a. Türk uçaklarının Ege’de uçuşundan rahatsızdır. Havayı dar etmek ister Türkiye’nin başına.
Yel değirmenlerine saldıran Donkişot misali başını Türkiye’ye çarpar durur. Kırılacağını hiç hesaba katmaz.
Nasrettin Hoca’mızın gölü mayalaması gibi, “Ya tutarsa!” diye hayal üstüne hayal kurar. Ne demişler: “İnsan hayâl ettiği müddetçe yaşar.”
Fakat unutmasın ki başkaların ayaklarıyla yürümeye çalışan bir gün ayaksız kalır.
Başkaların elleriyle tutunmaya çalışan bir gün elsiz kalır.
Başkaların diliyle konuşan bir gün dilsiz kalır.
İşte Yunanistan böyle bir şey! Batı’nın iki yüzlü politikasının somut bir göstergesi.
Batı’nın “Tavşana kaç tazıya tut.” deme alışkanlığının canlı bir örneği.
Yine aynı Yunanistan’ı bu sefer sinsice İngiltere, açıkça ABD, dolaylı yoldan AB gizlice kışkırtmakta, açıkça destek vermekte, utanmadan üstümüze salmaktadırlar.
Böylece Türkiye; adalar vesilesiyle batısından, Ege’den ve güneyinden Kıbrıs’la kuşatılmak ve sıkıştırılmak; kısaca kıskaca alınmak istenmektedir.
Anadolu’nun Batı çıkış kapısı olan İzmir limanı âdeta kapatılmak istenirken; Anadolu’nun güney çıkış limanı olan İskenderun, kontrol altına alınmak istenmektedir.
Yine güneyimizdeki Suriye ve Irak ile ilişkilerimiz engelleniyor. Aynı Batı’lı sözde müttefiklerimiz tarafından sabote ediliyor.
O Suriye ve Irak ki -rejimi ne olursa olsun- tarihten gelen bağlarımız var aramızda. Üstelik aynı İslâm dinindeniz hepimiz.
Kendileri okyanuslar ötesinden gelip ilişki kuracaklar! Türkiye aynı şeyi yapmak isteyince de rahatsız olacaklar! Anlamak mümkün değil; aslında mes’ele tabii ki, gayet güzel anlaşılıyor ve biliniyor.
Orta Doğu’nun kadîm milletleri, eski halkları, aynı dinin mensupları, din kardeşleri birlik içinde olsun, bir araya gelsin istenmiyor. Ve en çok bundan korkuluyor.
Sözde müttefiklerimizin hatırı için Türkiye kapı bir komşusu ile düşman kalsın, birbiriyle buluşmasın, bilişmesin, sevişmesin isteniyor.
Yıllarımızı verdiğimiz Batı’lı sözde dostlarımızın isteği böyle. Dahası doğumuzdaki İran ile de aramız açılsın isteniyor. Onunla da ilişki kurmamamız talep ediliyor.
Kısaca Türkiye’nin doğudan, batıdan ve güneyden eli kolu bağlanmak isteniyor! Kendi yurdunda su ve yer altı kaynaklarına ulaşması istenmiyor maalesef! Türkiye’nin samimî ve içli dışlı olduğumuz, dost bildiğimiz ABD ve AB tarafından.
Velhasıl İslâm Âlemi’yle Türkiye’nin bir ve beraber olması istenmiyor. Birer Orta Doğu ülkeleri olarak birbirleriyle iş birliğine, kalb birliğine ve şuur birliğine gitmeleri istenmiyor. İstenmemekle de kalınmayıp; bunun için her türlü engellemelere başvuruluyor!