Aracı, yerli profesyonellerin yönettiği bir “girişim sermayesi” şirketi görünse de, söz konusu firmanın yüzde 50'sini 150 milyon dolara aldığı söylenen fon, Çanakkale ve Türkiye’deki yatırımları tek tek toplayan yabancı fonlardan, yani kimin parası bilinmezlerden biri.
Dev küresel şirketlerin sallandığı, bir çoğunun tarihten silindiği bu süreç, öte yandan devletleri de birer birer güçsüzleştiriyor. Önce ABD’de başladı, ardından Avrupa’ya geçti. Gele gele AB’nin sarsılmazı Almanya’yı bile “ne oluyoruz?” kaygısı içine sokuverdi.
Özetle, şirketler ve devletler güçsüzleşirken, kaynağı belirsiz fonlar küresel egemen güç haline geldi.
Ekonomi ve demokrasi birbirinden ayrılmaz iki yaşam alanı. Kayıtdışı Ekonomi ile Kayıtdışı Demokrasi’nin küresel büyüklüklerini dikkate almayan resmi rakamlar, raporlar; tek başlarına bir anlam ifade etmiyorlar.
Kayıtdışı Ekonomi silah, uyuşturucu, insan ticareti, rüşvet, yolsuzluk, merdiven altı üretim, kayıtlı firmaların kayıtdışı üretimleri gibi sayısız ekonomik faaliyetten oluşuyor.
Kayıtdışı Demokrasi ise terör örgütleri, dini motifli cemaatler, özgürlük veya doğa gibi motifler taşıyan oluşumlar, sivil denilen hareketler gibi; adresi, yönetimi, üyeleri, gelirleri ve giderleri kayıtlı olmayan yapılardan oluşuyor.
Her ikisi de sunumları masum, ancak sonuçları itibariyle kurumlaşması, hukuksallaşması özlenen demokrasi için temel tehditlere dönüştüler.
Açık açık not düşüyorum:
Kayıtdışı Ekonomi ve Kayıtdışı Demokrasi ile insanlığın zenginleşme ve özgürleşmesini beklemek, günümüz aydın körlüğüdür. Eğer kendini “aydın” zannedenler böyle bir ortamdan içtenlikle demokrasi bekliyorlarsa da, katıksız ahmaktırlar!
Ben yine de dünyanın yoksul, yoksun, eğitimsiz bırakılmış ve bu nedenle zincirlerinden başka yitirecek bir şeyi kalmamış milyarlarcasının, “Hadi ya! Bu nedenle de olur mu?” diye çıkacak büyük tepkilerinden umutluyum.
Tıpkı Fenerbahçe taraftarının “şike davası” na tepkisi gibi...
Ya da...
Bir dizi film karakterinin, o filmin yapımcılarınca öldürülmesi üzerine çıkabilecek toplumsal tepki gibi...
Sebebi ne kadar sıradan veya ne kadar saçma sapan olursa olsun bu tepkiler, köklü toplumsal dönüşümlerin aracı haline gelebilir. Varılacak yer, Kayıtlı Ekonomi ve Kayıtlı Demokrasi; yani gerçekten eşit, adil ve insanca yaşamın kapısının önü olabilir.
Düşünen bir insan, uygarlaşmaya birbirini anlayarak, barış içinde ve kardeşçe geçilmesini ister; ama tüm toplumsal dönüşümler kanla, acılarla gerçekleşiyor.
Şiddet, entrika, acı, haksızlık... Bunların önüne geçecek şimdilik tek araç görünüyor, o da şeffaflık! Şeffaflık aracı ise medyanın kullanımında.
Türkiye’nin binde biri olan Biga’da bile son yılların en büyük özel yatırımının hisseleri el değiştirirken, “patron musluğumuzu keser” diyerek tek satır haber olamıyorsa, medyayı unutun...
Ya da...
Kendi özgür medyanızı üretin!