Çok ama çok değerli okurlarım, Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Bugün sizlerle “Şehitlik” hakkında etkileşimde bulunacağız.
Nedir “Şehit”?
Şehit; kutsal bir ülkü, din veya inanç uğrunda ölen kimsedir. Yani Allah yolunda öldürülen, Allah yolunda ölen şehittir. Şehit olma eylemine de "Şehâdet" adı verilir. Şehit sayılmak için; ölen kişinin buluğa ermiş, akıllı ve Müslüman olması, din ve vatan için yapılan bir savaşta veya canını ve malını, ailesini savunurken haksız yere öldürücü bir aletle öldürülmüş olması gerekir.
Şehâdet mertebesi, bir Mümin’in bu dünyada ulaşabileceği en son ve en ulvî makamdır. Cennetin en aşağı derecesi bile dünyanın tamamından daha hayırlı olduğu halde şehit, bu makamın ulviliği ve cennetteki mükâfatının büyüklüğü sebebiyle dünyaya tekrar tekrar dönüp defalarca şehit olmayı ister. Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır:
“Andolsun, eğer Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, Allah’ın bağışlaması ve rahmeti onların topladıkları (dünyalıkları)ndan daha hayırlıdır.” (Âl-i İmrân Suresi, 157.ayet)
Yine; bir şehidin kabir hayatı konusunda da Peygamber Efendimiz (S.A.V.) şöyle buyuruyor: “Şehitler kabir âleminde Cennetin kapısında akan bir nehrin kıyısında yeşil bir çadırın içindedirler. Rızıkları sabah akşam kendilerine Cennet’ten gelir.”
Şehitlerin kul hakkı hariç bütün günahlarının affedileceğini de Sevgili Peygamberimiz müjdelemişlerdir.
Kur’an-ı Kerim de 10 tane ayet şehitler hakkındadır. Şimdi bunlardan birkaç tanesini sizlerle burada paylaşacağım.
Şehitler ölü değildirler. Çünkü şehitler hakkında Kur’an’ın da müjdesi vardır: Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz. (Bakara Suresi 154.ayet)
Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, Rableri katında Allah’ın, lütfundan kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehit olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler. ( Âl-i İmrân Suresi 169-170. Ayetler)
Çok kıymetli okurlarım, hepiniz iyi biliyorsunuz. Bizim ülke olarak büyük bir tarihimiz, şerefli bir geçmişimiz var. Bu aziz vatan toprakları uğruna, namusumuz, şerefimiz, onurumuz, bağımsızlık ve özgürlüğümüzü korumak uğruna bugüne kadar sayısız şehit verdik. Vatanımızı aziz kılan, bu verdiğimiz şehitlerimizin kanıdır. Kesinlikle bağımsız bir şekilde bu topraklarda yaşamaya devam edeceğiz. Bundan başka bir seçenek olmaz ve düşünülemez. Gerekirse hepimiz gözümüzü kırpmadan şehadete yürürüz.
Konu şehit olunca şu yaşanmış olayı hatırlarım hep, burada sizinle paylaşmak istiyorum.
Jandarma; soğuk bir kış günü Afyonkarahisar'da trafik uygulaması yapmaktadır.
Yaşlı bir amca ve yanında seyahat eden eşinin aracını kontrol için çevirirler. Kontrolden sonra araçtaki birkaç eksiklikten dolayı amcaya ceza yazılır. Amca makbuzunu alıp aracına doğru giderken geri döner ve Jandarma Astsubay'a; “Evladım sana bir kere sarılabilir miyim?” diye sorar.
Astsubay, insanların ceza yazıldıktan sonra söylenmesine alışıktır. “Hayırdır amca niye sarılacaksın?” diye sorar.
Amca: “İçimden geldi evladım” der.
Astsubay; sıcak bir tebessümle “Gel sarılalım!” der.
Sarılırlar.
Ayrıldıklarında amcanın gözleri yaşlıdır. Ve hızla aracına doğru yürüyüp biner.
O esnada Astsubay hiçbir şey anlamadığı bu durumu açıklaması için; “Amca, niçin ağladığını bana söyleyeceksin?” diye ısrar eder.
Amca gözleri buğulanmış olarak yanında ki hanımına dönüp bakar.
Teyze de ağlamaktadır.
Bu esnada ekipteki Uzman Çavuş’ta yanlarına gelmiştir.
Amca ısrara dayanamaz. Astsubaya şefkatle bakar ve;
“Oğlum yaşasaydı senin yaşlarında olacaktı. Cizre'de şehit düştü” der.
Astsubay ve Uzman Çavuş o anda KURŞUN yemiş gibi sarsılırlar.
Bir müddet gözleri birbirlerine takılı kalır. O an zaman durur, dünyevi tüm sıkıntılar mis kokulu evlatlar unutulur...
Afyon'un soğuğunda yürekleri alev alev yanmaktadır.
Amca aracını vitese takar yürümek üzereyken aracını durdurup ceza makbuzunu geri isterler. Zorla da olsa elinden alırlar.
Amcanın ellerini öpüp; "Biz de senin evladın sayılırız ve evlatlar babalarının cezasını öderler. Gerçi bu cezanın bedeli Cizre'de çoktan ödenmiştir. Lakin kabul edersen bir kerede biz ödemek istiyoruz" deyip amcayı hürmetle uğurlarlar...
Tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun.
Bu etkileşimimiz sonunda şu duaya hep beraber Âmin diyelim inşallah.
Ya Rabbim! Vatan için, din için, Allah için ölen şehitlerimize rahmet; kederli ve sabırlı ailelerine merhamet eyle! Devletimizi ve âlem-i İslâm’ı fitnelerin, fitnecilerin, hasetçilerin, bozguncuların, şerrinden muhafaza eyle!
Nedret Demir/ Yazar