En güncel konudan örnek verecek olursam başlığı şu şekilde atabilirim ‘’KLOR GAZI KATLİAMI’’ veya ‘’ÇOCUKLAR ÖLDÜ DÜNYA SUSTU’’ gibi farklı başlıklarla dikkatinizi çekebilirim. Yada konuyla alakalı olmayan bir başlıkta atabilirim.
Neden mi bunları yapıyorum?
Şimdi örneklere geçmeden önce aldığım eğitimlere dayanarak, birkaç kısa bilgi paylaşmak istiyorum. Çevrenize baktığınızda çoğu ürünün bilinç altınıza oynadığı oyunlar vardır. Mesela her rengin insan üzerinde bir etkisi oluşur. Örn; Kim Milyoner Olmak İster ? Programında kullanılan renkleri ele alırsak… Işıklar koyu tonlarda kullanılmış. Aniden gelen ses efektleri ve siyah lacivert tonları kullanılan sahne..
Hatta bazen yarışmacılara sinirleniyoruz.
-Yuh be kardeşim! Bu soruyu nasıl bilemezsin.. gibi.
Aslında adam bildiği soruyu kamera karşısına ilk defa çıktığı için falan değil ortamın atmosferinden doğru yanıtlayamıyor. Öyle bir atmosfer varki birazdan soru değil karanlığın içinden aniden bir canavar çıkacak sanki karşına..
Koyu renkler insan psikolojisini kötü yönde etkilerken (siyah, lacivert, kahverengi..) diğer tonlarda insanları farklı şekillerde etkileyebiliyor.
Mesela turuncu iştah açan bir renktir. Kilo problemi olanlar turuncu sarı tonlarını kesinlikle mutfağında kullanmamalıdır. Kıyafetlerde kullandığınızda ise karşı tarafa pozitif enerji verebilirsiniz.
Yeşil; sağlık kuruluşlarında,yaşam merkezlerinde çok sık rastlarız. Sakinlik güven etkisi vardır.
Çoğu market ürünlerinde ise kırmızı (dikkat çeker,tutkuyu anlatır) turuncu (iştah açar)Sarı (dikkat çeker iştah açar) gibi renkler kullanılır.
Yani demem o ki çevremizde bizim aklımıza gelmeyen renk ses yok artık bunla mı beni etkileyecek dediğimiz bir sürü mevzu dönüyor.
Sosyal medyanın gücü de işte rengini sesini iyi kullanabilen insanlar tarafından rahatlıkla istenilen düşünce istenilen kitleye empoze edilebiliyor. Size sadece şunu söyleyebilirim yazı karakterinden tutun rengiyle şekliyle istenilen düşünceyi fikri inanmadığınız inandığınız herşeyi bilinçaltınıza sokup etkileyebilirler.
Gelelim bahsettiğimiz ’’ Klor Gazı ‘’ konumuza…
Güzel kokularla zehri birleştirip Müslüman kardeşlerimizin ciğerlerine doldular. Aralarında çocukların olmasının önemi yoktu. Onlar kendi artan nüfusunu doyuramayan Avrupa ülkelerinin sinsi oyunlarının içinde bir piyondu sadece…
Önce gazın o güzel kokusunu içlerine çektiler sonra yavaş yavaş ciğerleri gözleri yanmaya başladı. Kardeşlerimizi sindire sindire öldürüp izlediler. Sonra bunu sosyal medyada bizlere izlettirdiler.. Neden yaptılar bunu peki?
Bunlar bizim gördüğümüz kısım çoğu bölgede hala savaşlar devam ediyor çocuklarımız kardeşlerimiz hala acı çeke çeke öldürülüyor. Fakat sosyal medyaya yansımıyor. Görmüyoruz duymuyoruz 3 maymunu oynuyoruz ama olaylar devam ediyor. Bir gün savaştaki çocukları görüyoruz gündem oluyor. Ertesi gün kurtarılmaya çalışan hayvancağızları… 10 gün savaşı izliyoruz 10 gün ardından başka birşeyi unutuyoruz unutturuluyoruz.
İşte anlatmak istediğim sosyal medyanın gücü…
Sonuç olarak hepimizin belli bir kapasitesi var. Düşünebilen varlıklarız. Sosyal medyanın bize getirdiklerine dikkat edelim. İyi kötü herşeyi kendi içimizde değerlendirelim.
Büyük resme bakıp hiç birşeyin etkisinde kalmadan yaşamanız dileğiyle..
tebrık edıyorum çok güzel bir konuya değinmişsiniz.