İstanbul on bin yıllık tarihi geçmişi ile üç önemli imparatorluğa ev sahipli yapmış, Roma, Bizans ve Osmanlı imparatorluğunun kadim geçmişinden eserlere sahip devasa bir kent. Türkiye Cumhuriyeti devleti, geçmişten bugüne İstanbul’a büyük önem vermiş, her bakımdan bir dünya şehri yapmış.
Türk Dünyası mühendislik ve Mimar Birliğinin daveti ile 15 ayrı ülkeden Türkiye’ye gelen mimar ve mühendislerle İstanbul’u gezerken bir kez daha heyecanlandım, İstanbul’a bir kez daha aşık oldum.
Dünyanın en büyük hava limanları arasında yer alan İstanbul Atatürk Hava Limanı kulesinden Yahya Kemal’in Aziz İstanbul şiirini www.devrialem.tv kameralarına okurken, bir kez daha heyecanlanıp 15 Eylül 1976 yılında ilk kez Geldiğim İstanbul’da geçen 43 yıllık geçmiş ve hatıralarım gözümde canlandı. Yahya Kemal’in şiirini bir kez de birlikte okuyup İstanbul’u düşünelim.
“Aziz İstanbul
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
Nice revnaklı şehirler görünür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyâda
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.“
PEYGAMBER EFENDİMİZİN ÖVGÜSÜNÜ ALAN ŞEHİR
İstanbul Peygamberimizin övgüsüne mazhar olmuş Fatih Sultan Mehmet han tarafından 29 Mayıs 1453 yılında Fethedilerek ebedi olarak Kültür ve medeniyet tarihimize başkent olmuş bir şehir.
Araştırmacı Gazeteci ve belgeselci olarak 43 yıldır İstanbul’la vefalı dost iki arkadaş, can Kardeşi olduk. Eğitim hayatı ile 1976 yılında İstanbul’la başlayan birlikteliğimiz, Askerlik ve İş hayatımızla 43 yıldır devam etmekte. Gebze’de oturmama rağmen her fırsatta İstanbul’a gitmekte, her zaman İstanbul’la ilgili birçok yeni bilgiler öğrenmekteyim. Devri Alem Belgesel TV programı olarak İstanbulla ilgili bir çok Belgesel TV programı çektim. İmparatorluklar Şehri İstanbul ile İstanbul Sahabeleri belgeselimiz halen bir çok TV kanalında yayınlanmakta ve beğeni ile izlenmekte. En büyük arzum ve isteğim İstanbul Hatıralarım adlı bir kitap ve Belgesel hazırlayarak, hayatında çok büyük yeri olan İstanbul’a azda olsa vefa borcumu ödemek.
Biz Türk Dünyasından gelen Mühendis, Mimar, ilim adamları ve devlet yöneticileri ile İstanbul’u gezip, temaşa ederken sizleri Üstadım Necip Fazıl’ın Canım İstanbul Şiiri ile baş başa bırakıyorum. O güzel şehir için yazılan güzel şiiri birlikte okuyalım..
"Canım İstanbul
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.
İstanbul benim canım; Vatanım da vatanım...
İstanbul,
İstanbul...
Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
Bulutta şaha kalkmış Fatih`ten kalma kır at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare? ..
Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...
O manayı bul da bul! İlle İstanbul`da bul!
İstanbul, İstanbul...
Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
Çamlıca`da, yerdedir göklerin derinliği.
Oynak sular yalının alt katına misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir ` Katibim`i...
Kadını keskin bıçak, Taze kan gibi sıcak.
İstanbul, İstanbul...
Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...
Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
Hala çığlıklar gelir Topkapı Sarayından.
Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar...
Gecesi sünbül kokan Türkçesi bülbül kokan,
İstanbul, İstanbul..."