Sürekli hüzünlüyseniz geçmiş, sürekli korkuyorsanız, gelecek sizi kontrol altında tutuyor demektir. Eğer bunlarla başa çıkmış iseniz bugününüzü kontrol edip geleceğinizi planlayabiliyorsunuz.
Araştırmacılara göre, eğer bir insan sebep ne olursa olsun, daimi pişmanlık içinde ise, sürekli gelecekle ilgili kaygı taşıyorsa, mutsuz demek.
Sürekli geçmişe esef etmek ve henüz gerçekleşmemiş olaylara ilişkin korku taşımak, ruh sağlığını olumsuz etkiliyor çünkü...
Eğer geçmiş ve gelecek kaygısı hayatınızı büyük ölçüde engellemiyorsa; konuya ilişkin bir takım kitapların okunması, sorunu kendi kendine aşmada faydalı olabiliyor.
Ancak kaygı, hayatı olumsuz yönde etkiliyorsa, psikolojik danışmanlık hizmetine başvurulması gerekiyor.
Unutulmaması gereken bir nokta da, geçmişi unutmak, geleceğe aldırmamanın genel yaşam kalitesini düşürdüğü.
Geçmişi unut, geleceğe boş ver, ‘anı yaşa’ demek, an’lık haz arayışı olarak algılanıyor günümüzde.
An’lık zevklere yönelen kişiler, varoluşlarını yaşayamıyor. Aşırı yemek, aşırı cinsel davranışlar, aşırı alkol ve uyuşturucu, anlık haz verebiliyor. Bu tür ‘anlık hazlar’ insanın gerçek varoluşuna bir direnç sayılıyor.
İnsanı insan yapan, ‘var olma bilinci’. Bu bilinç, kendimizi ve çevremizi sözel olarak ifade etme, yaşadığımızın farkına varma olayı.
Önemli olan geçmişle ilgili olarak ne hissettiğimiz ve gelecekte ne yapmak istediğimizi fark etmek. Yani, geçmiş ve gelecekle bütünleşmiş anlamda kendimize yatırım yapmak.
Sözün özü: Uzak düşün, yakın yaşa…