Hepsi yazdı.

Hepsi derken, dünya ekonomi basının önde gelen, saygın yayınlarında yer aldı.

“Dikkat edin” dediler, “Cari açık dengenizi bozabilir.”

Kimse bu haberleri, analizleri dikkate almadı. Üzerinde fazla tartışılmadı.

Sonunda olan oldu.  Çarşamba günü 3 aylık cari açık rakamı açıklandı, rekor kırıldı.

Bu yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 121 oranında arttı ve 22.1 milyar dolara yükseldi.

Mart ayında 8.2 milyar dolar civarında açık beklenirken, gerçekleşme 9.8 milyar doları buldu.

Rakamlara boğulmadan, sonuca bakalım;

Dolar hareketlendi, borsa düştü.

Bankaların ekonomistleri dedi ki:

“Rekor cari açığın en büyük nedenleri; yabancı şirketlerin yurtdışındaki ana şirketlerine yüklü miktarda temettü aktarmaları ve zayıf bavul ticareti. Üstelik, henüz emtia fiyatlarındaki artışın etkisi görülmüş değil. Yıl sonu için 75 milyar dolar açık beklentimizi koruyoruz.”

Sözüne dikkat kesilmesi gereken köşe yazarları uyardı:

“Bu cari açık, kur düzeltmesine kadar gider. Cari açıktaki bu trend belli ki, ancak kurlarda önemli bir düzelme ile önlenebilecek. Yani belli bir noktaya kadar gelip, rakamlar sonunda panik yaratacak, yüklü bir sermaye çıkışı olacak, buna bağlı olarak da kurlar zıplayacak...”

Zaten, yabancı basının uyarılarını dikkate alan saygın ekonomi hocalarından Prof. Dr. Taner Berksoy, son veriler açıklanmadan önce uyarısını yapmıştı:
“Cari açık beni de korkutuyor. Sıcak para geldiği gibi gider, ani bir döviz kuruması olur, bu da devalüasyona yol açar.”

Peki yabancı basın ne diyor?

Dünyanın en önemli ekonomi dergisi İngiliz The Economist'in uyarısı şöyle:

“Cari açık önümüzdeki bir yıl içinde gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 8'ini bulabilir. Seçimden sonra ise, hükümet mali politikasını sıkılaştırma, Merkez Bankası da faiz oranlarını arttırma baskısıyla karşı karşıya kalabilir.”

Dergi diyor ki:

“Ancak bu önlemler bile böylesine ısınmış bir ekonomiyi soğutmaya yetmeyebilir. Merkez Bankası'nın faiz oranları ve zorunlu rezerv karşılıklarına ilişkin müdahaleleri işe yaramıyor. En büyük sorunların başında hükümetin asgari ücret, kayıtdışı ekonomiyi kontrol altına alma, enerji ve diğer maliyetleri azaltacak rekabet düzenlemelerine ilişkin reformları yapmaması geliyor.”

İşsizliğin önemli bir sorun olduğunun altını çizen Economist, işgücünün sadece yüzde 44'üne iş bulabilen ve bu konuda OECD ülkeleri arasında karnesi en kötü olan Türkiye'nin, işsizliği kontrol altında tutabilmek için, en az yıllık yüzde 5 büyüme oranına ihtiyacı olduğunun altını çiziyor.

Bununla bitmiyor.

Bilenler Financial Times'ı bilir. Dünyanın bütün bankacıları, ekonomistleri bu gazeteyi okur. Yani Türkiye'ye para yatıran yatırımcı, portföy yöneticisi güne bu gazete başlar.

Diyor ki:

“Merkez Bankası'nın yeni başkanı Erdem Başçı dikkat! Türkiye ekonomisi fazla ısındı. Cari açığın büyüklüğü, seçim döneminin doğal gerginlikleri ve küresel ekonomideki belirsizliğin sürmesi göz önüne alındığında Erdem Başçı, Türkiye'nin kontrolden çıkmış ekonomisini ayakta tutmak için, Merkez Bankası'nın gelişmelerin çok gerisinde kalmamasına çok dikkat etmelidir.”

Bitmedi. ABD'nin en önemli, en çok satan gazetelerinden New York Times da yazdı:

“Aşırı derece ısınan Türk ekonomisi yeni bir krizin yaşanması kaygılarını yansıtıyor. Bazıları, tarihin yeniden tekerrür etmesinden kaygılanıyor. Ekonominin aşırı biçimde ısınmış olabileceğinin en çarpıcı işareti, olağan bir şüpheliden geliyor: Ülkenin agresif bankaları… Cep mesajları veya otomatik makinelerinin aracılığıyla krediler için hızlı onayı sağlayarak tüketici savurganlığını finanse etmenin yaratıcı bir yolunu buldular. Artan faizlere rağmen Türkler harcama yapmaya ve borç almaya devam ediyorlar.”

Bu yabancılar yazıyorsa, uyarıyorsa bir bildikleri vardır. 2001 krizinden önce yabancı basın yine böyle yazılar yazmıştı.

Dikkat kesilelim…


banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981