Argonun gözünü seveyim. Usturuplu söylediğin doğru algılanmıyorsa, usturalı söylersin.
Yerim senin bilgini!
Beleş yerim, üstüne bir de yüzsüzlük ederim, şımarıklık ederim. Biad etmezsen, aşağılarım, ezerim, yok ederim. Güç bende...
Türk siyasal yaşamı, Neo Feodal Düzen (Yeni Aşiret Düzeni) içinde. Her siyasi partide bir ağa, ağanın adamları ve marabalar ile yoksul köylüler, onlara mal ve hizmet sağlayan azınlık tüccarlar...
Feodal düzendeki kan bağı ile kurulan aşiret bağları, Yeni Aşiret Düzeni’nde yerini ekonomik çıkar bağlarına bırakıyor. Ekonomik çıkar temelinde, elbette hısımlıklar kuruluyor. Kimi çocuklar evlendiriliyor, kimi sermayeler, kimi komisyonlar... Ortak mekanlar oluşturuluyor. Kimi toplu konutlar, kimi siteler, kimi rezidanslar..
Zamane marabaları koruyor, yeni köylüler çalışıyor, azınlık tüccarlar fink atıyor.
Feodalizmi yıkan “Cumhuriyet” in “Yeni” si üretildiğinde, Yeni Aşiret Düzeni de yıkılır tabii...
“Türkiye’nin kaynaklarından yararlanma şansım olmasaydı, bugün bir bilim adamı değil, Merzifon’da manavdım.”
Konuşmalarından özetle alıntı yaptığım Prof. Dr. Vefa Tarhan. Dünyanın en gözde ekonomistlerinden biri. Namuslu her bilim adamı gibi o da doğal yanılgı içinde, “yurduma borcumu ödeyeyim” demişti. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na danışman oldu. Kendi ifadesiyle, bırakınız danışmanlık bedeli almayı, ABD’den gelip gitme masraflarını bile cebinden karşıladı.
Hürriyet Gazetesi’nden Emek Kaplangil’in yazdığına göre; Prof. Dr. Tarhan, yoğun çalışmalarına rağmen ortaya çıkan ürünlerin kullanılmamasının, "Bu adam iş yapmıyor" şeklinde bir algı yaratması ihtimalinin kendisini rahatsız ettiğine işaret ederek "İş yapıyorum ancak bunlar kullanılmıyor diyemezdim. O nedenle bu kararı aldım" dedi ve danışmanlık görevini bıraktı.
Kılıçdaroğlu için sürpriz oldu mu bilemem, ama benim gibiler böylesi kaçınılmaz sonuçlara hiç şaşırmaz. Köy hayrında, neyi okuduğu, anlamının ne olduğu tek kelimesi anlaşılmayan vaizlere, binlerce liranın ödendiği bir dönemde, işe yarasın diye sunulan bilginin bedeli olur mu?
Bilgi beleştir. Hele vermeye kalkan, “benim yurduma, halkıma borcum var” saflığındaysa...
CHP’liler, özellikle partilerine ve genel başkanlarına yönelik özel bir eleştiri olduğunu sanırlarsa, bu onların kuruntusu olur. Ben tüm siyasal partilerin, sivil toplum yapılarının ve hatta bilimden payını almamış tüm kurumların böyle olduğuna dikkat çekmeye çalışıyorum. Prof. Dr. Tarhan gibi önemli bir ekonomist örneği CHP’ye toslamış, ben de onu örnek verdim.
Örnek CHP’den olunca, arkasını da aynı yerden vereyim ki, algılama kolay olsun.
CHP Çanakkale il kongresi yapılacak. Tüm ilçe örgütlerinin “vazgeçemem senden asla” dedikleri Ahmet Küçük’ten miras bir il başkanları var. Uzlaşmışlar ve yeniden seçecekler. Hayırlı olsun.
Hamza Karagöz kimdir? Çanakkale gibi, Türkiye’nin hızla gelişen (TÜİK’e göre hayli gelişmiş) bir kaç ilinden birinde, anamuhalefet siyasetinin il lideri olacak hangi nitelikleri vardır, bilmiyorum. Soruyor, soruşturuyorum, dişe dokunur bir tek şey bulamıyorum.
Belki çok iyi bir dosttur, iyi bir babadır, uysaldır, söz dinler, sadıktır...
Bilişim çağındayız. Sanal ortamda arama motorlarında adını tarıyorum, hakkında il başkanı olduğu dışında bir ipucu yok. Okunacak tek politika üreten bir açıklaması yok. Eğitimi nedir, herhangi bir konuda uzmanlığı var mıdır, ne iş yapar...? Tek satır bulamadım.
Acaba sosyal paylaşımlarda bulunuyor mu diye taradım. Bilimle ilgisizliği gibi, bilişimle de bir bağı yok.
Yeni Aşiret Düzeni’nin modern köylüsü politikayı yönetmekten çok uzağa itildi, tamam da...
Çanakkale gibi bir ilin, sosyaldemokrat siyasetini belirlemede “1 Numero” su haline gelen Karagöz, fıkra anlatsa, gülecek tek adam bulabilir mi acaba?
Anlatsın yazacağım.
ACZMENDİ KALKIŞMASI NE İŞ?
28 Şubat’ın yolunu açtığı iddia edilen Müslüm Gündüz ve Aczmendiler yeniden Ankara’da. “28 Şubat mağduru biziz, yargılamaya müdahil olacağız” diyerek, Hacı Bayram Camii avlusunda oturma eylemine başladılar. Polis, başvuru için adliyeye gitmelerini engelliyormuş.
Hanidir “Bunlar meczup. 28 Şubatçılar bunları kullandı” denmiyor muydu?
Sakın “Yeni 28 Şubatçılar” iktidar olmuş da biz habersiz kalmış olmayalım.
Eğer bu yurtdaşlar meczup ise maazallah yeni provokatör Fadimeler de ortaya çıkacaktır.
Bir de bakmışız, Fadik kız yeniden çıkmış ortaya, klip çekmiş, albüm yapmış...
Ya da...
“Ne provokatörü be! İnsan hayatı bu ülkede Türk parası ile beş para etmez. Beni kucaktan kucağa atanlar, bugün demokratik hak mücadelesi yaparken; çöp diye kıyıya atılan benim! Neyin mücadelesini yapabilirim?” diye kitap yazarsa, bestseller olur alimallah!
Gelsin anlatsın, böyle bir kitabın editörlüğünü, One Dollar (1 dolar oluyor kendileri) almadan yaparım, söz!
Hanefi Avcı’nın telif milyoneri olduğu kitap işi, iyi iş. Fadik kıza hasseten öneririm. “Millet keriz, yemeyen domuz” örneği, mutlaka kitap yazmalı.
Ve hatta... su içinde 36 bölüm dizi olur. Senaryosuna talibim. Reklam arasına dizileri çok sever işadamlarımızın kesesine bereket, üç beş cent senaryo bedeli verecek yapım şirketi olmalı.
Maksat yeniden yazılan tarihimize ve “demokratik kültür”e katkı olsun!
https://twitter.com/#!/AdilKorkut