Çanakkale çok hareketli bir haftayı geride bıraktı. 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferinin 99. Yıldönümüydü. Kente katar katar otobüsler geldi. İstanbul mu dersiniz, İzmir mi dersiniz… Her yerden… Söyleyenlerin yalancısıyım… 500’e yakın otobüs ile 25 bin kişi Çanakkale’ye gelmiş. Hem 18 Mart törenleri için, hem de AKP’nin mitingi için belediyeler binlerce kişiyi otobüslerle kentimize taşıdı… 

Aslında 99. Yıl törenleri, seneye yapılacak 100. Yıl Kutlamaları’nın provası niteliğindeydi. Ancak, mitingle karışınca; kargaşa, aşırı güvenlik önlemleri vs. nedeniyle tam anlamıyla prova olmadı. 

Başbakan Erdoğan, konuşmasında Çanakkale’ye devletin 6.5 katrilyon lira yatırım yaptığını, Çanakkale’nin çehresini değiştirdiklerini söyledi, Çanakkale Boğaz Köprüsü ihale çalışmalarının da önümüzdeki yıl yapılacağını bildirdi. Bakalım, bir efsane haline gelen şu Çanakkale Boğaz Köprüsü’nü görmek, geçmek ne zaman mümkün olacak? Çok merak ediyorum...

Tabii ki Çanakkale’nin en büyük sorunu olan ulaşımdan söz etmedi. Ülkenin en uzun kıyı şeridine sahip bu kentin, niçin denizyoluyla İstanbul’a ulaşamadığından bahsetmedi. 10 yıldır bir türlü bitmeyen duble yollar hakkında hiç konuşmadı.

Bu arada Başbakan geliyor diye, çok sayıda kişi alıkonuldu. Yasal bir partinin kapısı kırıldı. Çanakkale Barosu açıklama yaparak, “Polis temel hak ve özgürlükleri unuttu” dedi.

Bir de Başbakan, oteline giderken geçeceği yolda yer alan bir restoranın bahçesindeki rakı reklamını, kraldan çok kralcılar apar topar, vinçleri, boyaları vs. getirerek kamufle etmişler. Aman aman, rakı şişesini göstermemişler...

Maalesef ve maalesef Türkiye’de yaygın bir şekilde kul kültürü var. Padişahlıktan kalma bir gelenek bu… Kimse, partinin görüşü veya programıyla ilgilenmiyor. Varsa yoksa lider... 

Sosyal ve siyasal bilimciler, Türk halkının siyasi otoriteye tapmaya alışık bir halk olduğunu savunuyor. Özellikle kırsal kesimde ve eğitim seviyesinin düşük olduğu bölgelerde halkın çoğunluğunda güçlü bir kula tapma eğiliminden söz ediliyor. 

17 Aralık 2013 rüşvet operasyonundan sonra istifa eden 4 eski bakan hakkında, savcılığın hazırladığı fezlekelerin Meclis’te görüşülmesini iktidar milletvekillerinin engellemesi de, bu kul kültürünün bir örneğidir. 

Neyse bu kadar ciddiyet yeter…

Bu ses kayıtları artık komikleşmeye başladı. Mizah dergisi okumaya gerek yok yani…

Baksanıza Egemen Bağış ile bir gazetecinin olduğu iddia edilen ses kayıtlarına… Eski bakan bir gazeteciyle (Metehan Demir) konuşuyor, Başbakanın hoşuna gitsin diye “her Cuma, Google’dan Kuran’dan bir ayet bulup,

Twitter’dan salladığını” söylüyor. 

İddiaya göre eski bakan diyor ki: “Sabah saat 5’te çaktım bir tane…”

Burası çok üzücü: Sabahın saat 5’inde bunu gören 13 kişi de retweet ediyor. 13 kişi dedim ama, ayetlerin gerçekten inanarak yollandığını sanan 13 saf vatandaş mı desem… 

Bu konuda Ramize Erer’in bir karikatürüne bayıldım. Onunla bitireyim.

Huylu huyundan vazgeçmez hesabı; Bağış cehennemde yanarken, elinde cep telefonu, diyor ki:

“Google’dan bir ayet salladım. Zebani hemen retweet yapmış. Yakında Cennete alırlar beni buradan abi… Hahahaa!”
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981