Temmuz 2008'de Bigazete'de yazmıştım.

“Kararımı verdim, nükleer santrallere karşıyım” diye…

Gerekçeyi de şöyle yazmıştım:

“Radyoaktif atıklar, radyasyon, çevre sorunları ve depremler ülkesi Türkiye'de kurulacak nükleer santralın olası bir depremde başımıza Çernobil gibi sorunlar örecek olması vs…

Japonya'daki deprem ve ardından gelen tsunamiden sonra Milliyet yazarı Hasan Cemal de çok güzel bir yazı yazdı.

Dedi ki;

“(1) Nükleer santrallara karşıyım.

(2) Hükümetin Akkuyu'da nükleer santral kurma konusundaki inadından bir an önce vazgeçmesi için Başbakan Erdoğan'a çağrı yapıyorum.

(3) Çünkü, Japonya’daki Fukuşima felaketinden sonra daha hâlâ nükleer santral inadını sürdürmenin 'insanlığa karşı bir suç' olabileceğini bile düşünüyorum.

(4) Japonya kâbusu sonrasında nükleer santralların ne kadar büyük, ne kadar feci bir güvenlik riski oluşturduğunu görmemenin adı aymazlıktır, eski deyişle gaflettir.

Bir başka deyişle:

Nükleer enerji vazgeçilmez değildir.

Nükleer enerji ucuz değildir.

Nükleer enerji güvenli değildir.

Yıllar yılı bunların tam tersine inandırıldık.

Hatta kandırıldık. Japonya'da yaşananları dehşet içinde seyrederken, bu gaflet uykusundan artık uyanmak zorunda olduğumuzu gördüm.

Evet öyle. Gaflet uykusundan uyanmak lazım.

Ben uyandım.

Hâlâ uyanmayan varsa uyansın. Nükleer tehlikeye hep birlikte karşı çıkalım.

Japonya'da yaşanan korkunç faciaya bundan böyle kayıtsız kalamayız. Ve de kayıtsız kalmamanın en iyi yolu nükleer enerjiyi insanlığın gündeminden silmektir.

Çağrımı yineliyorum:

Nükleer enerjiye, nükleer santrala hayır!

Mersin-Akkuyu'da nükleer santrala hayır!”

Hasan Cemal de 1980'lerden günümüze kadar nükleer enerji konusunda kararsız kalmış ve Japonya felaketinden sonra kararını vermiş.

Japonya’da Fukuşima nükleer santralından radyasyon sızıntısı Çernobil benzeri bir nükleer faciaya doğru ilerliyor. Kullanılmış yakıt çubuklarının muhafaza edildiği bir havuzun aşırı ısınma nedeniyle tamamen susuz kalmasından sonra felaketi önleme umutlarının azaldığı belirtiliyor.

Ayrıca, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, Aralık 2008'de Japon hükümetini, nükleer santrallardaki güvenlik standartlarının çağın gerisinde kaldığı ve şiddetli bir depremde ciddi sorunlar yaşanabileceği konusunda uyarmış.

Almanya eski model 7 nükleer santrali kapatıyor. İsviçre nükleer projelerini askıya aldı. Avrupa Birliği üye ülkelerden Japonya'dan ithal edilen gıda ürünlerine radyasyon incelemesi yapılmasını istedi. Durum o kadar vahim…

Türkiye'de ise; Sinop'ta Japonların Fukushima modeli, Mersin Akkuyu'da Rusların Çernobil modeli nükleer santral kurulması için epey önemli adımlar atıldı.

Üç-beş yıl sonra kurbanlar kesilip faaliyete geçecek bu santraller…

Nükleer santral yapmak işin nispeten kolay tarafı...

Güvenli bir şekilde çalışır durumda tutmak, radyoaktif atıklardan emniyetli bir şekilde kurtulmak işin asıl zor tarafı. Son derece sıkı bir disiplin ve ne yaptığını bilen güçlü bir ekip gerektiren ciddi bir iş. Ve bunun da boşverici, kaderci yaşam felsefesinin doruğa çıktığı Türkiye'de yapıldığını düşünsenize…

Sonumuz hayırlı olur umarım…
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981